Seçimlerin üzerinden İki ay geçti. Milletin sabrı tükenmek üzere. ‘Bir an evvel ne olacaksa olsun, koalisyon kurulacaksa kurulsun, erken seçim kararı alınacaksa alınsın’ noktasına gelindi. Ak Parti ile CHP arasında Uzun süredir heyetler tarafından yürütülen görüşmeler nihayet tamamlandı. Her iki tarafın müzakerecileri kendi genel başkanlarına, karşı tarafın olmazsa olmazlarını, gelecekle ilgili bakışlarını, tavırlarını anlattılar. Sıra genel başkan düzeyinde görüşmelere geldi. Geriye kalan sıkıntılı bazı konularda liderler düzeyinde konuşulup, anlaşılmaya çalışılacak. Pazartesi günü Sayın DAVUTOĞLU ile Sayın KILIÇDAROĞU görüşecekler, koalisyon kararı çıkarsa, iktidar sorunu çözülmüş olacak. Ondan sonra bakanlıkların dağılımı, hükümet’in işleyişi konuları gündeme oturacak. Bugün için Kılıçdaroğlu çok uzlaşmacı bir görünüm sergilese de gerçek hiç de öyle değil. En son ön şartımı ‘5 maddeye indirgedim’ diyerek şirin gözükmeye çalışmakta ve sinsi hesaplar yapmaktadır. Görüşmelerde Ak Partiyi bitirmek için ön şartlar sunuyor, planlar yapıyor. Sürekli Ak Partinin bam teline basmaya devam ediyor. Bu beş maddeden özellikle Dış politika, Eğitim ve son günler ‘de pek dillendirilmese de Cumhurbaşkanımızla ilgili talepleri ön plana çıkmaktadır. CHP Suriye, Libya, Mısır, İsrail başta olmak üzere AK Parti’nin dış politikasının sil baştan değişmesini istiyor. Bunun için olası bir koalisyonda Dışişleri Bakanlığı’nın CHP’ye bırakılması gerektiğini vurguluyor. Bir ülkenin geleceğe yönelik iddialarını, vizyonunu gösteren onun Dış İlişkiler ve Eğitim politikasıdır. Ak Parti 13 Yıllık iktidarı boyunca dış politikada ilkeli duruşuna devam etti. Batıyla, ilkeli beraberlik sergilerken İslam Âlemiyle de barışık olmaya özen gösterdi. Suriye'de zalim Esad'a karşı halkın yanında dururken, Mısır’da darbeci Sisi’ye karşı seçilmiş Mursi’nin yanında yer aldı. Recep Tayyip ERDOĞAN Davos'ta 'One Mınute' diyerek İsrail'in karizmasını yerle bir etti. Tüm İslam Âleminin gönlünü fethetti. Konjonktür böyle diyerek asla zalime boyun eğmedi, zulme destek olmadı. Bu tavır bize tarihin, inancımızın yüklediği bir sorumluluktu, O da öyle yaptı. Bugünkü tavrımız gelecekte mağdur ve mazlum insanların dua ve desteği, Allah’ın yardımıyla ülkemizi hem bölgede hem de dünya'da etkili hale getirecektir. Zulümle abad olunmaz. Bir gün zalim yönetimler tarumar olur, Ümmetin ve insanların dostluğu kalır. Dolayısıyla dış politika son derece önemlidir. Oradaki tavrınız halkların tarihsel kalıcı dostluklarına zemin hazırlayabildiği gibi, düşmanlıklara da zemin hazırlayabilmektedir. Yapılan bir yanlış tarih boyunca unutulmamaktadır.1958'de Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayirli Müslümanların Birleşmiş Milletler ‘deki bağımsızlığı ile ilgili oylamaya Türkiye'nin destek vermemesi gibi tarihi bir hatayı 27 yıl sonra Rahmetli ÖZAL Cezayir'den özür dileyerek telafi etmek durumunda kalmıştır. CHP dış politikada tercihini hiç bir zaman İslam Aleminden, Demokrasiden ve mağdurlardan yana kullanmamış ve hep zalimlerden yana olmuştur. Kılıçdaroğlu Suriye’de zalim Beşar Esad’ı desteklediği gibi, Mısır konusunda da darbeci Sisi’ye karşı bir duruş sergileyememiştir. Şimdi Dışişleri Bakanlığı'nı alıp Esad’a ve Darbeci Sisi’ye olan desteğini tamamlamak istiyor. CHP Dışişlerini alacak, Sözde barış adına zalime ve zulme destek çıkacak.13 Yıldır kazandığımız mağdur ve mazlumların sevgisini, İslam Âleminin Türkiye’ye olan güvenlerini, ümitlerini yok edecektir. Allah korusun böyle bir durum olursa, o zaman ne tarih, ne millet nede Allah bizi affetmeyecektir. CHP eğitimde YÖK’ün kaldırılmasını, 1 yıl okul öncesi, 8 yıl ilköğretim olmak üzere toplam 9 yıl temel eğitim ve 4 yıl ortaöğretimden oluşan 1+8+4 eğitim sistemine geçilmesini ve köklü bir eğitim reformu yapılmasını istiyor. Ak Parti 13 yıllık iktidarı boyunca eğitime çok büyük önem verdi.4+4+4 sistemini getirdi, yok edilmeye çalışılan imam hatipleri ihya etmeye çalıştı. İmam hatip orta kısımlarını tekrar açtı. Katsayı ve başörtü problemine köklü çözümler getirdi. CHP, önerdiği özellikle 1+8+4 sistemiyle İmam Hatip orta kısmını ortadan kaldırmak istiyor. Bu madde, Ak Parti’nin en hassas olduğu konulardandır. Bu, CHP’nin tarihi İmam Hatip düşmanlığının depreşmesidir. CHP, eğitimde de maneviyattan uzak, yasaklayıcı ve materyalist bir anlayışa sahiptir Tarihsel olarak CHP’nin dış politika ve eğitim sicili maalesef bozuktur. Asla emanet edilemez Diğer bir konu da; ‘Ak Parti ile Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ilişkilerinin koparılmasını istiyor’ olmasıdır. Dönemin ANAP’ı, Rahmeti Turgut Özal’ı nasıl Çankaya köşkünde yalnızlaştırdıysa, aynı şeyin Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a yapılmasını istiyor CHP. Bu asla mümkün değildir. . . Milletimizin ve teşkilatlarımızın gönül beraberliği 'Tayyip sevgisi' devam etmektedir. O zaman ANAP’ın başında 'vefasız' Mesut YILMAZ varken, Bugün Ak Partinin başında bilge insan Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU vardır. Ve asla bu konuda tarih tekerrür etmeyecektir! Ve O bilge insan asla vefasızlık göstermeyecektir! Tayyip Bey, başbakanlığı döneminde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in çıkardığı her türü zorluğa rağmen, açıkça bir çatışmaya girmemiştir. Bu gün %52 oy alarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyla mücadeleye giren bir iktidar zaten baştan kaybetmiş olacaktır. Ak Parti ile Recep Tayyip ERDOĞAN arasına hiç kimse fitne sokamayacaktır. Ak Partinin, CHP tarafından dayatılan bu şartları kabulü, 13 yıldır yapmış olduğu reformları, başarılı icraatları reddedip, kendini inkar etmesi anlamına gelir. Bu üç konu, CHP‘nin koalisyon olmak için öne sürdüğü Ak Parti’yi bitirme planıdır. Bu şartlarla koalisyon kurulamaz! CHP, bu şartlardan vazgeçer mi bilmiyoruz, bekleyip hep birlikte göreceğiz. Aslında Önemli olan, Ak Parti’nin ne düşündüğüdür. Hepimiz biliyoruz ki, aklıselimle bu süreci yöneten Ak Parti, bu son virajı da başarıyla geçecek ve ilkelerinden asla taviz vermeden koalisyon görüşmelerini neticelendirecektir. Görünen odur ki, 'fazla naz aşık usandırır' sözü mucibince ısrarlı ve bıktırıcı talepler karşısında bu koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kalacak ve MHP'nin de malum tavrı nedeniyle bir erken seçim kaçınılmaz olacaktır. Sonuç ne olursa olsun, biz şimdiden Hayırlısını dileyelim.