Medeniyetlerin kalkınma ve gelişmeleri sürekli artan ve azalan şekilde doğrusal (linear) değildir. Medeniyetlerin kalkınma ve gelişmeleri zaman zaman artan zaman zaman azalan (parabol) bir grafik tarzındadır. Bu izah tarzını dikkate aldığımızda asıl cevaplanması gereken soru grafiğin yönünün niçin artan/azalan olduğudur.
Dünyada 15. yy.’da başlayan ekonomik, siyaset ve bilim alanındaki değişim Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesi ile tamamen batının üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. Bu süreçte Doğu medeniyetleri (Çin, Hint, Japon ve Türk-İslam dünyası) ve Batı Medeniyeti (ABD ve Avrupa) ile karşı karşıya gelmişlerdir.
İslam Tepkisi…
Batı medeniyetinin üstünlüğüne karşı zaman zaman ciddi bir direniş de gösterilmiştir. Ancak bilim ile desteklenmeye bu karşı koymalar başarısız olmuştur. Bunda az gelişmiş ülkelerin insan sermayesinin kalkınma ve gelişmeyi sağlamak için yeterli olmaması en önemli eksikliktir.
Bu düşüncelerimi Türk-İslam dünyasında çerçevesinde bir kitap da tartışmaya çalıştım. Buna geçmeden “İslam’ın Tepkisi” konusuna kısaca bir göz atalım:
Dünya Tarihi kitabında McNeill (2001) İslam Dünyasının incelediği 1850-1945 dönemi için “Dünyaca ünlü hiçbir İslam bilgini ya da düşünürü yetişmedi” demektedir. Bunun yanında “Batının Üstünlüğüne karşı İslam Tepkisi” başlığı altında (s.689) bu ülkelerdeki eğitim sistemini açıklarken şunları ifade etmektedir: “Bu şartlarda ne gerçek bir yaratıcılığa (ibda) ne de kendine güven duygusuna ulaşmak kolaydı.”
Doğu! Özel anlamda Türk-İslam dünyası! Batının üstünlüğü karşısında özgüvenini kaybetmiş ve ibda (insana ait yaratıcı/icat ortaya çıkaran düşünce) yok olmuştur.
Daha somut bir bilgi için ülkelerin insan sermayesi ve bunların yetiştiği eğitim kurumlarını incelemek daha aydınlatıcı olacaktır. Bu konuyu bir kitap çerçevesinde irdeledim.
Bilim, Eğitim ve Yükselme
Doğunun ıstıraplı hali karşısında bilimsel/ilmi zihniyet ve eğitim sistemini değerlendirme düşüncesi bu çalışmayı ortaya çıkardı.
Öğrenci olarak başladığım üniversite hayatıma asistanlıktan rektörlüğe kadar uzanan değişik unvan ve statülerde görev yaptım. Bu süreçte eğitim sistemimizi yakinen tanıdım. Kitabı bilim, eğitim-üniversite ile ilgili şahsi gözlemlerimi kaynak taraması ile edindiğim bilgilerle birleştirerek hazırladım. Kitap ile eğitime ilgi duyan, ülkemizi (eğitimi) nasıl ileri götürebiliriz, diyen kimselerle paylaşım amaçlanmaktadır.
Yeni çıkan kitabımın adı şudur: Endüstri 4.0’a Doğru “Bilim, Eğitim ve Yükselme”
Kitabımı şu özellikteki insanlara atfettim: “Bu kitabı insanlığın aydınlatılması ve geleceğin daha parlak olması için emeğini, zamanını kısaca tüm imkânlarını sarf edenlere atfediyorum”
Kitap 5 bölümden oluşmaktadır:
I.Bilim Ve Bilimsel Düşünce
II. Bilim Ve Eğitimimizin Genel Durumu
IIII. Yükseköğretim
IV. Endüstri 4.0’a Doğru Eğitim Sistemi
V. Eğitim, Bilim Ve Yükselme
Kitapta dördüncü bölümde endüstri 4.0’a doğru Türk eğitim sistemi başlığı altında, eğitim felsefesindeki değişme, değişimi zorlayan faktörler ve gelecekte eğitim yapılması gerekenlerin bazıları tartışılmıştır. Bu konu hayati öneme sahip bir meseledir. Bu değişimleri yapmadan batının üstünlüğüne cevap vermemiz zordur…
Üniversite…
Bu cevapta üniversitelere büyük görev düşmektedir. Bu nedenle Kitapta III. Bölümde yükseköğretim/üniversiteler konusuna biraz daha geniş yer verdim. Bu bölümde ana başlıklar şunlardı:
-Üniversite Tanımı Ve Unsurları,
-Yükseköğretimin Gelişme Süreci
-Üniversite Yönetimi,
-E-Üniversiteye Doğru Kampüs,
-Akademik Hayat,
-Üniversitenin Finansmanı,
-Yükseköğretime Erişim Ve Öğrenciler,
-Üniversitenin Özgürlüğü Ve Özerkliği,
-Üniversite Kurmak Ve Üniversite Olmak
Ülkemizde hâlihazırda 206 tane üniversite bulunmaktadır. Bunların durumunu “Üniversite Kurmak Ve Üniversite Olmak” başlığında değerlendirdim.
Son bölümde kitabın tamamında izah etmeye çalıştığım insan sermayesi çerçevesinde bilim ve eğitim (özellikle üniversite) ile devletlerin yükselme/düşmesi arasında ilişki (paralellik) olduğu tezini özetlemeye çalıştım…