"Ayrılıkların aşklardan büyük yaşandığı koca bir ömürdür EYLÜL" diyor ya şair,
eylül geldi sonra...
Hazan yaprakları eteklerimizde savrulurken, ömrümüzden bir yaprağın daha düşmekte olduğunu
gösteriyor takvimler... Kısacık ömürlerimizde bazen ne geriye dönülmez hatalar yaptığımızı
anlatıyor içimizi ürperten rüzgarlar... Kalabalıklar içinde yalnız hissederken belki de  dökemediğimiz gözyaşlarımıza nispet ediyor yağmurlar... Ayrılıklar mevsimi belki, sıradan insanı  şair eden bir yakamoz kimbilir... İnsan eylül geldi diye hüzünlenmiyor belki, hazan yapraklarına
baktığında yüreğinde dökülmüş yaprakları hatırlayıp üzülüyor belki de... "Yok çıkmıyor sesim kör
kuyunda,benden aldıkların neden benden fazla" diyor ya şarkıda, koskoca dünyaya da kendi dünyana sahip olana da söylenebilecek bir sitem cümlesi aslında... Yani eylül de şarkılar da başka...
Yaşanan aşklar bir şarkıya bağladıysa notalarını, unutulmasa da daha az hatırlanır olur zamanla...
Ama ruh eşin dolduysa ruhuna ve artık yoksa hayatında bütün şarkılar ona, bütün şarkılar sana,
bütün şarkılar kavuşamayan ellerin soğukluğuna gelir ve ne yazık ki ısıtmaz daha da üşütür.
Belki bundandır "ah bu şarkıların gözü kör olsun" serzenişleri...iyi ki eylül var, iyi ki dökülüyor
yapraklar, iyi ki savruluyor saçlar ruhumuza rüzgarlarla... Hüzünlerle dolan yüreklerin şarkılarla,
şiirlerle, gözyaşlarıyla sitemkar zamanlara savrulma vaktidir Eylül... Eylül’ün sarı sokaklarında dolaşın, hazan yaprakları dolansın ayaklarınıza, gözlerinizden süzülemeyen yaşlar, yanaklarınızdan yüreğinize aksın serin yağmurlarla... Rahatlayın biraz ağlayarak, haykırarak, bazen duvarları yumruklayarak. güneşlerin ruhu rahatlatması için dinlenmesi gerekir ya o nasıl uzaklaşıyorsa eylülle takvimlerden, sizde ruhunuzu nadasa bırakın eylülle... Unutmayın "Her zaman yağmur yağmaz ve binalar yansa da insanlar ölsede GERÇEK AŞKLAR ÖLÜMSÜZDÜR" 
 
Eyvallah...