Serbest piyasada ekonomik dengeden ve dengelenmeden bahsedebilmek için fiyat, faiz, ücret döviz kurunu çok iyi anlamamız gerekir. Her biri ilgili olduğu piyasanın dengesini ve değerini ölçen, oynaklık zamanlarında düzeni sağlamaya çalışan ölçütlerdir. Gelin bunu irdeleyelim bugün.
Tersten başlayalım öncelikle… Döviz kuru uluslararası ticaret piyasasını dinamik şekilde etkileyen bir değişim aracı, bir değerdir. Ürün fiyatlarının yerli ve yabancı seviyelerinin bir dönüşüm aracıdır, diğer anlamıyla. Ekonominin sağlıklı olduğu zamanlarda ihracat ve ithalatınızın miktar ve değerini piyasa koşullarına göre belirleyendir. Tersi durumda, yani çalkantının, durgunluğun veya krizlerin yaşandığı ortamda dış ticaretin fotoğrafı da değişir. Döviz kuru yükselmeye, ithalat azalmaya ve ihracat ise ürünlerimizin göreceli olarak ucuzlamasından dolayı artmaya başlar. Bunun doğal sonucu ise dış ticaret açığı cari açıkla beraber devamlı azalır, hatta bazı aylarda fazlaya geçer.
İthalatımızı %90’nının aramalı ve sermaye malı olduğu gerçeği ile cari fazlaya ve küçük miktarda da olsa dış ticaret açığına sevinmek olsa olsa kısa dönemli “benim babam senin babanı döver” yaklaşımıyla bezenmiş çocuksu bir kubarma olur. Böyle durumlarda uluslararası ticareti arzu edilmeyen dengeye getiren de yapısı bozulmuş döviz kurudur. Diğer anlamıyla, her yeni denge illa ki arzulanan bir denge olmayabilir.
**
Dengelenme konusunda en önemli aktörler yurt içi fiyat, faiz ve ücret seviyeleridir. İlki ürün piyasasını, ikincisi sermaye veya para piyasasını, sonuncusu ise emek piyasasını dengeye taşır veya dengede tutar. Enflasyon oranının düşük veya yüksek olduğu zamanlarda bile her seviyede bir arz ve talep dengesi sağlanır ama vurguladığımız üzere bu arzu edilmeyen bir seviyede olabilir. %20 enflasyon seviyesinin de %5 olanın da kendi dengesi, dengelenmesi vardır. Dengeye ulaşma çabası sadece oynaklığı azaltma ile gerçekleşebilir ama zaten piyasaya da bırakılsa sonuç yine, yeni dengedir.
Faiz yapısı gereği tüm ekonominin sonuç bildirgesidir, kaynağını aldığı faktörler oldukça geniş yelpazeye dayanır. Verimlilikten tutun enflasyonun kendisi ve oynaklığı ile döviz kurundan da etkilenir. Ama görevi gereği, bir ekonomide para piyasası ile emeği de içine alan ürün piyasasındaki tüm dengelenmeyi ifade eder. Onu dengeye getirmeden ekonomide başarılı oldum savı temeli zayıf olan bina misalidir.
**
Fiyat, faiz, ücret ve döviz kuru arasında önem derecesi itibariyle topluma en çok dokunanı ise ücretlerdir. Karl Marx’dan Adam Smith’e, Keynes’den Friedman’a uzanan yelpazede tartışmaların temel odağında ücretler yer almış ve onun değerinin serbest piyasada mı yoksa sermaye sahibi ve hükümetler ile mi belirlendiği yaklaşımı günümüze kadar süregelmiştir.
Tartışmanın metodu ne olursa olsun, ekonomimizde reel ücretler artış hızı eksiye dönmüştür (sol grafik mavi çizgi). Özellikle de verimlilik başına düşen birim reel ücretler devamlı bir azalış eğilimindedir (sağ grafik, kırmızı çizgi).
Sözün özü: Çalışan verimliliğine paralel olarak değer elde edemez ise enflasyon da, faiz de, döviz kuru da yükselir. Niye mi, verimlilik her değerin kesişim noktası da ondan!