Meyve-sebze fiyatlarının (gıda fiyatları diye de düşünülebilir) neden arttığı konusu hararetle tartışılmaya devam etmektedir. Önceki yazılarımda meyve ve sebze fiyatlarında mevsimsellik, üretim maliyetleri ve spekülatif faktör üzerinde durmuştum. İlgilenenleri öncelikle o yazıyı okumasını öneririm.
Ülkemizde toplam sebze üretimi 2020’de 31.2 milyon ton ve 2021’de ise 31.6 milyon ton olarak gerçekleşti (yüzde 1.8 artış). Bu üretimin yüzde 25 kadarı örtü altında ve yüzde 75’i açıkta (tarlada) üretilmektedir. Bu dağılım -özellikle serada yetiştirilen sıcak iklim sebzeleri (ör. Domates, biber, hıyar vd.)- sebze-meyve arızının yılın her döneminde aynı olmadığını göstermektedir. Zaten gerek ekonomik ve ekolojik gerekse genetik nedenlerle yılın her mevsiminde her ürünü yetiştirmek mümkün değildir. Ancak yılın her günü talep vardır. Arz ve talep arasındaki ilişki piyasa fiyatlarını belirlemektedir.
Talep kanunu
Üniversite eğitimimin ilk yıllarında, “Genel Ekonomi” ve “Tarım Ekonomisi” derslerini aldım. Bu dersler en sevdiğim dersler arasındaydı. Derse gelen profesör hocamız derste tarımsal ürün fiyatları ile talep arasındaki ilişkiyi uzun uzun anlattıktan sonra “Talep kanunu” olarak şu kuralı aktardı: “Bir malın fiyatı düştükçe o mala olan talep artar, fiyat yükseldikçe o mala olan talep azalır.” Anlayacağız fiyatlar üretim ve tüketim miktarınca belirlenmektedir.
Yukarda açıkladığımız tabloda meyve ve sebzede mevsimsel fiyat dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Bu oran (%25/75) arzın kış aylarında nasıl daraldığını gayet açık ortaya koymaktadır. Turfanda veya sera ürünlerinde düşük arz ve yüksek talep nedeniyle yüksek fiyatlar kaçınılmazdır. Bundan sonraki aylarda bahar ve yaz mevsimi ile başta meyve ve sebzelerin bollaşması ve fiyatların ucuzlaması beklenilmelidir.
Burada mevsimsel gıda (seasonal foods) fiyatlarının düzenli olması için örtüaltı üretiminin daha da artırılması, depoculuğun geliştirilmesi, üretim planlamasının yapılması gibi bazı orta vadeli önlemler alınması gerekir.
Seracılık
Sebze üretimin yüzde 25’i seralarda eylül-nisan döneminde gerçekleştirilmektedir. Sebzelerin geriye kalan yüzde 75’i ise açıkta (tarlada) üretilmekte temmuz-ekim arasında (4-5 ay) piyasaya arz edilmektedir. Yaz aylarında bol ürün arzı fiyatlarda düşüşe neden olmaktadır. Ülkemiz sebze üretimi acısından mart-mayıs arası sera ürünleri ile mevsimlik ürün arasında geçiş dönemi özelliğindedir. Geçiş dönemlerinde turfanda (erken ve geç) ürünlerin fiyatlarının yüksek olması da yine açıklamaya çalıştığım sistem ile ilişkilidir.
Belli sayıda üründe bu sorun yaşanırken Türkiye’nin bitkisel üretimde ekonomik anlamda ürettiği birçok türde sorun yoktur.
Ürün çeşidi
Ülkemizde kültürü yapılan 150 kadar bitki türünden elde edilen üretim bitkisel üretimimizi oluşturmaktadır. Yani tarla bitkileri grubunda 55-60; meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar türün üretimi söz konusudur. Tahıl üretimi (yeterlilik %90 civarında) beslenme bakımında stratejik öneme sahiptir.
Bu çok sayıda bitki türünde ihtiyaç, üretim ve yeterlilik aynı değildir. Tür bazında değerlendirme yapmak en doğrusudur. Bu noktada Türkiye’de üretilen ürünlerden yeterlilik seviyesi oldukça yüksek olanlarda sorun beklenilmese de düşük olan ve fiyatları farklı nedenlerle yükselenler ile ilgili önlem alınmalıdır.
Temel tarımsal ürünlerin iç piyasada ucuz ve düzenli olarak bulunması gerekir. Gıda güvenliği ulusal güvenliktir. Belki de bu nedenle Osmanlı Devleti’nden beri temel gıda olarak başta ekmeğin ham maddesi olan buğday ve et gibi bazı ürünler ile sebzeler piyasada düzenli olarak ucuz bir şekilde bulundurulmaya çalışılmaktadır. Bu durum fiyatalar da inişler çıkışlar olsa da büyük ölçüde başarılmaktadır.
Son söz: Tarım tekniği ve ekonomisi olan bir bilimdir.