Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde kendisinin aile doktoru ve başdanışmanı olarak
görev ifa etmekteydim. O dönemde, Hakan Fidan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı idi. ‘Recep Tayyip Erdoğan ilkelerine’ tereddütsüz bağlılığı, aramızdaki dostluğa doğal bir zemin oluşturmuştu. Öte yandan, zor zamanlarda ortaya koyduğu üstün hizmet performansı, kendisine ve yeteneklerine duyulan güveni her geçen gün artırdı ve pekiştirdi. Bürokratik ve toplumsal vitrinde hızla yükselen ve MİT Müsteşarlığına atanmasıyla zirveye ulaşan imajı, ülkemiz adına hepimizin gururu oldu. 15 Temmuz darbe girişiminde ise, yeterince proaktif (öngörüyle erken hareket edebilen) ve profilaktik (sorunu önceden önleyebilen) bir tavır sergileyemediği düşünülerek yadırgandı, hatta en yetkili ağız tarafından “zafiyet” kelimesiyle eleştirildi. “Dere geçilirken değiştirilmeyecek at” tanımına kendisinin de girebileceği ima edildi. Fakat kendisiyle ilgili bir güven sorunu asla olmadı. Belki ekibine daha çok dikkat etmesi gerektiği tavsiye edildi. Şimdi gelelim, Hakan Fidan markasını ayrıcalıklı hale getiren özelliklere. 1968 yılında Ankara'da doğdu. 1986-2001 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 15 yıl süreyle astsubay olarak görev yaptı. Mecburi hizmeti tamamladı sonra askerliği kendi isteğiyle bıraktı. ABD’de Yönetim ve Siyaset Bilimi alanında lisans eğitimi aldı. Bilkent Üniversitesi'nde "Dış Politikada İstihbaratın Yeri" başlıklı teziyle master, ayrıca "Bilgi Çağında Diplomasi: Enformasyon Teknolojilerinin Uluslararası Antlaşmaların Doğrulanmasında Rolü" başlıklı teziyle doktora yaptı. Viyana'da, Cenevre’de, Londra’da önemli kurumlarda akademik çalışmalarını sürdürdü. Uluslararası Güvenlik, Uluslararası Kalkınma ve Türk Dış Politikası konularında çalışmalar yaptı. Hacettepe ve Bilkent Üniversitelerinde Uluslararası İlişkiler alanında dersler verdi. Almanya'da NATO Süratli Reaksiyon Kolordusunda çalışan Fidan, 2001'den itibaren iki yıl Avustralya Büyükelçiliği'nde Kıdemli Siyasi ve Ekonomik Danışman olarak görev yaptı. 2003'te Başbakanlık “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)” Başkanlığına atandı. 2003-2007 yılları arasında, TİKA’nın yurtdışındaki faaliyetleriyle, Türk Dış Politikasının en etkin şekilde yürütülmesine katkıda bulundu. Kurum, Türkiye'nin Uluslararası İlişkilerde kullandığı referanslardan biri haline gelerek, özellikle Orta Asya başta olmak üzere Türkiye ile tarihi ve kültürel bağı olan ülkelerdeki yoğun çalışmalarla dikkatleri üzerine çekti. Hakan Fidan’ın TİKA Başkanlığı döneminde Türkiye, OECD nezdinde ’donör’ (yardım veren ülke) oldu.
14.11 2007'de Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, 15.04.2010'da Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığı ve 25.05.2010’da MİT Müsteşarlığı görevine atandı. Bu noktada, şimdi sıra, MİT' ile ilgili en güncel bilgileri paylaşmaya geldi. MİT’in yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak, iç ve dış istihbarat konseptiyle birbirinitamamlayan iki ayrı kurum tanımına yönelik çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır. Fransa modeli, ABD modeli ve ikisinin karması bir model olmak üzere, üç farklı seçenek dikkate alınarak hazırlanan çalışmalar üzerindeki en son karar Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilecektir. İstihbarat yapısının yeniden düzenlenmesi, yasa ile değil, kanun hükmünde kararname vasıtasıyla gerçekleştirilecektir. Hükümetimizin mercek altına aldığı yeni yapıya ait yukarıda bahsi geçen üç alternatifli çalışma taslağında iç ve dış istihbarat şeklinde ikiye ayrılan kurumsal otorite, temel ana yapıyı iki ayrı bölüm halinde temsil edecek ve doğrudan Cumhurbaşkanlığına karşı sorumlu olacaktır. Kurulmakta olan bu yeni dual (ikili) temel ana yapı,en tepesindeki müşterek sorumluluk noktası ve koordinasyon ihtiyacı dikkate alınarak, “Ulusal İstihbarat Başkanlığı” veya “Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı” gibi, yahut benzeri seçeneklerden biriyle isimlendirilip Cumhurbaşkanlığına bağlanacak, tabii ilaveten bilgi paylaşımı açısından Başbakanlıkla da bir şekilde ilişkilendirilecektir. Böylece zincirin en üst son halkaları da tamamlanmış olacaktır. Halen mevcut olan Genelkurmay, Emniyet, Jandarma ve Kuvvet Komutanlıkları bünyesindeki istihbarat birimleri ise aynen korunacaktır. Ancak bu birimlerin çalışmaları sadece kendi faaliyet alanları ile sınırlı olacaktır. Bunlar, Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni ana temel yapıyla bilgi alışverişi yapabileceklerdir. Fakat, bu kurumların kendi istihbarat birimleri, global düzeyde makro-istihbarat faaliyeti göstermeyeceklerdir. Makro-istihbarat düzeyindeki global çalışmalar, Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni temel ana kurumsal yapı tarafından gerçekleştirilecektir. Tüm diğer kurumlardaki birimler, sadece mikro-istihbarat düzeyinde çalışacaklardır. Özetle, iki ayrı ve farklı bölüm halinde örgütlenecek biçimde yeniden oluşturulup, adı dahi değiştirilecek olan MİT, tüm görev ve yetkilerini bu yeni dual (ikili) temel ana yapıya devrederek, mevcut varlığına son verecektir. Özetle, Hakan Fidan, ya tamamen değişmiş, bu yeni ve çok farklı kurumsal yapının “tümünün” veya “bir bölümünün” tepesinde, yahut çok daha farklı konumlardan birinde değerlendirilerek, ciddi bir görev değişikliği yaşayacaktır. Yani, her halükarda, sonuçta kendisinin görevi değişmiş olacaktır.
Bu sürecin, Hakan Fidan’a ve Ülkemize şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Dr. Yıldırım Ramazanoğlu