Sevgili okurlar; gündemdeki farklı hukuki sorunlara bir nebze çare olmak için daldan dala atlayarak yazılar yazdım. Artık bir süre daha sistematik bir köşe yazısı planı yapmaya karar verdim. Tabiiki yine de gündemsel meselelere de kulak kapatmayacağım. Karşımıza en çok çıkan bazı suçlarla ilgili; ne olursa o suç işlenmiş olur? O suç işlendiğinde hem fail olarak hem de mağdur olarak ne yapmak gerekir? Nereye başvurmak gerekir? Nasıl önlemler alınmalıdır? Bunlardan bahsedeceğim.
Bu yazı dizisine; Hakaret Suçu ile başlamak istiyorum. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile insanlar sanal dünyayı gerçek dışı bir yer olarak görmeye başladı ve reel dünyada yapmayacağı, yapamayacağı birçok davranışı sosyal medyada sergiler oldu. Bunların en başında; farklı fikirlere sahip insanlara karşı sergilenen davranışlar geliyor. Özellikle de siyasi meselelerde insanlar sosyal medya üzerinden birbirlerine, siyasi parti üyelerine, liderlerine, devlet adamlarına eleştiriler yaparken bazen dozu kaçırıp hakarete varan sözler söyler oldu. Peki bir sözün eleştiri mi hakaret mi olduğunun ayrımını nasıl yapmak gerekir? Herkesçe bilinen sinkaflı küfürlerin hakaret olduğuna şüphe yok elbette.
Kanunda hakaret; "bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut fiil veya olgu isnat etmek" ya da "sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak" olarak tanımlanıyor. Göreceğiniz üzere ilk şart; söylediğimiz sözün kişinin onur, şeref ve saygınlığını hedef alması ve bunları rencide edebilecek boyutta olması. Diğer şart ise söylediğimiz sözün, somut bir fiil veya olgu isnadı içermesi. Örneğin bir kişiye, hırsız olmadığı halde "hırsız" demek veyahut ona onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek başka bir sıfat takmak hakaret olarak değerlendiriliyor. Tabi Ceza Kanunu kişiye taktığınız sıfatın, yaptığınız suçlamanın, mahkeme kararı ile ispat edilmiş olması durumunda cezalandırma yoluna gitmiyor. Hırsız dediğiniz kişinin hırsız olduğu mahkemece tespit edilirse size hakaretten dolayı ceza verilmez. Somut bir fiil ise; kişinin yapmadığı bir eylemi yaptığını söyleyerek onun onur, şeref ve saygınlığını rencide etmek anlamına geliyor. Örneğin; ailesine karşı sadık, vefalı ve saygılı olan birine bir tartışma esnasına; "sen zaten hayırsız bir evlatsın" demek hakaret teşkil edebilir. Tabiiki örneğin; bir miras meselesinde, kardeşinize hayırsız evlat dediğinizde; mahkeme kararı ile kardeşiniz "aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeme" sebebiyle mirasçılıktan çıkarıldığı takdirde yine size ceza verilmez.
Söylediğimiz sözün hakaret olup olmadığını değerlendirirken kime söylediğimiz de önemli. Hukukta; siyaset adamlarının, bürokratların, ünlü kişilerin ve topluma mal olmuş diğer kişilerin eleştirilere daha açık olması gerektiği kabul ediliyor. Yani sıradan bir kimse söylenen bir söz bazen hakaret olarak kabul edilebilirken; az önce saydığım kişilere söylendiğinde hakaret kabul edilmeyebilir. Özellikle de siyasetçilerin; sert bir şekilde eleştirilebilmesi gerektiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da "ifade özgürlüğünün" en önemli sac ayaklarından biri olarak kabul ediliyor. Gerçekten de ülke refahının yükselmesi ve ülkenin gelişmesi için farklı fikirlerin söylenebilmesi, tartışılabilmesi ve bu şekilde en doğru yöntemin bulunabilmesi oldukça önemlidir. İşte ancak bu şekilde demokratik bir toplum olunabilir. Bu yüzden; özellikle devlet yönetimini ilgilendiren siyasi meselelerde bireylere daha geniş fikir hürriyeti tanınabilmesi adına "hakaret" kavramı daha dar yorumlanıyor.
Önceki yazılarımdan birinde ceza hukukunun gaddar olmasının yanı sıra merhametli kurallar da getirdiğini söylemiştim. O merhametli kurallardan biri de bazı durumlarda kişinin hakaret etmesini maruz görmektedir. Ceza Kanunu hakaretin; haksız bir fiile karşı tepki olarak söylenmesi durumunda faile ceza verilmeyebileceğini kural altına alıyor. Yani size şiddet uygulayan, darp eden, borç aldığı halde borcunu ödemeyen birine hakaret etmeniz durumunda cezanızda indirim yapılıyor veyahut hiç ceza verilmiyor. Burada haksız fiil terimini geniş yorumlamak gerekiyor. Kişinin borcunu ödememesi, sözleşmeye uymaması gibi hukuk düzenince haksız sayılan her türlü eylemin bu kapsamda kabul edilmesi gerektiği Yargıtay tarafından da kabul ediliyor.
Hakaret suçunda Ceza Hukuku'nun gaddar yanını gösterdiği durumlar da yok değil. Bir memura sırf yaptığı görev dolayısıyla hakaret etmeniz durumunda cezanızın 1 yıldan az olamayacağı Ceza Kanunu ile kurala bağlanmıştır. Milletvekilleri bu konuda kamu görevlisi kabul ediliyor ve onlara; yaptıkları yasama faaliyetinden dolayı hakaret etmeniz durumunda cezanız ağırlaşıyor. Cezanızın ağırlaştığı bir diğer durum ise; kişinin dini tarafından kutsal sayılan değerler üzerinden hakaret etmeniz.
Kanun; Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı bir kişiye hakaret etmeniz durumunda da cezanızı ağırlaştırıyor. Gördüğünüz üzere saygılı, demokratik, düşünce ve fikir hürriyetini koruyan bir toplum meydana getirebilmek adına böyle bir kural getirilmiştir.
Hırsızlık suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapistir. Daha önce kasten işlemiş olduğunuz bir suç yok ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilir ve cezanız 5 yıl süre ile askıda kalır. Bir kişiye hakaret etmeniz sizi sadece ceza yargılaması ile karşı karşıya bırakmaz; aynı zamanda o şahsın kişilik haklarını zedelediğiniz için manevi tazminat ödemek zorunda da kalırsınız. Hem bu tür baş ağrıtıcı meselelerle karşı karşıya kalmamak için hem de nezaketli bir toplumu hep beraber inşa etmek için iki defa, üç defa belki de beş defa düşünüp bir defa konuşun. Size hakaret edildiğinde ise; 6 ay içerisinde Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunmanız gerekiyor. Bu süreyi geçirdiğiniz takdirde şikayetiniz dikkate alınmayacaktır. Nezaketle kalın...