BAŞARACAĞIMIZA inandığımız andan itibaren en başta başımızdaki nöronlar işe başlar. Nöronlarımızın hızlıca başarıya odaklanıp hedefimiz doğrultusunda çalışmaları –inanmak- temelinin nedenlerini oluşturmaktadır.
Bildiğiniz bir söz olan “İnanmak başarının yarısıdır” sözü işte buradan gelmekte ve aslına bakacak olursak nöronlarımızın bizden bile önce harekete geçmesinden gelmektedir.
Nöronlarımızın söylediğimiz ya da düşündüğümüz o an inanıp hemen çalışmaya başlaması bizim için de başarıya giden yolda inancımızı ve güvenimizi arttırmaktadır. İnancımız bizi başarıya götürecek en önemli gücümüzdür.
İnanmaya eşlik eden başarılı olma yolculuğunda eşlik eden ise inandığı gibi yaşamaktır. Hz. Ömer (RA) atfedilen bir sözde “İnandığı gibi yaşayamayanlar yaşadığına inanmaya başlarlar.” Evet aynen öyle yaşamını inandığı gibi düzenleyemiyorsa başarıya ulaşamazlar.
Başarı deyince sadece akademik başarı değildir bahsettiğim…
Kişi iyi, ahlaklı, erdemli, vb. özellikler sahip olacağım diyorsa o şekilde yaşantısını düzenlemedir. Söylediği ve düşündüğü ile yaşadığı çelişir ise dışarıdaki insanlar yaşantıyı esas alarak iletişim kurar. O nedenle yapmadığımız ve yaşamadığımız söz ve söylemler kişiyi komik duruma düşürür. Toplum içerisindeki değerini ve itibarını da olumsuz şekilde etkiler. Toplum içine çıkamaz hale gelir.
Kişinin üzerine yapışan kendi çelişkileridir. O nedenle ister akademik ister ise sosyal yaşamda çelişkilerini azaltmalıdır.
Yunus Emre bize
“İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmez isen.
Bu nice yaşamaktır.”
Dizeleri ile o günlerden seslenerek önceliğimizin kendimizi bilmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu sözleri hatırımızda tutarak kendimiz ve yaşantımızla tutarlı inançlar, hedefler, fikirler, vb. oluşturarak bunları gerçekleştirmek için harekete geçen nöronlarımıza eşlik ettiğimizde başarı kaçınılmaz bizimle olacaktır. Başımızın içerisindeki gece gündüz demeden uyanık vaziyette kendilerine vereceğimiz olumlu ya da olumsuz görevleri beklemektedir. Karar bizim ya olumlu ya da olumsuz görevler vereceğiz lakin ne görev verirsek verelim beynimizdeki nöronlar o görevi yerine getirmek için harekete geçecektir. Başımızı yani kafamızın içindekilerin gücünü hafife almamalı ve önemseliyiz. İçimizdeki devi o sınırsız gücü pozitif ve istendik yönde harekete geçirmeliyiz. Harekete geçen o sınırsız güç bizi ya başarıya ya da uçurumdan aşağıya sürükler.
Unutmayı başarı yarışını; “Ya Baştan kazanır ya da Baştan kazanırsınız”