Ya da kim daha iyi yalan söyler!

Günümüzde, hangi işi yaparsanız yapın, mesleğiniz, kariyeriniz ne olursa olsun, özellikle zaman ve zemin oluştuğunda, yalan söylemeniz gerekiyorsa bir meseleden dolayı, bir kere bu işi iyi bileceksin!

Atıyorum partisinin önemi yok, bir yerde, bir teşkilatta siyasetçisiniz, (milletvekili, teşkilat başkanı, belediye meclis üyesi vs. Gelin isterseniz bunlara muhtarları da ekleyelim) ) örnek veriyorum gazeteci geçiniyorsunuz, mesela hasbelkader bir yerde belediye başkanısınız, yetmez ama evet, bir kurumda bürokratsınız!

Faraza yani… (mesela demek)

*

Kuralları vardır bu işin; Sayıyorum, sıkı durun!

  • Aynı yalanı ısrarla söyleyeceksin! Hem de usturuplusundan!
  • Bağırarak söyleyeceksiniz. Ki herkes duysun, ilgisini, yönünü size çevirsin!
  • Yalanları ardı ardına, peş peşe söyleyeceksin ki, dinleyen doğru olup olmadığını düşünmeye bile vakit bulamadan öbürüne sıra gelsin!
  • Yalanını yakalayana da hiç düşünmeden, saniye bile tereddüt etmeden, Allah verdi demeden ‘yalancı’ diyeceksin!

*

Eh, bunları yerine getirir, işini hakkını layıkı ile verir, biraz da uzmanlık alanına girmesi sebebiyle zaman ve zemin dinlemeden yaygarayı koparmayı marifet sayarsan, vallahi de billahi de senin için yok, yok!

Eh, hadi, aşın da, işin de hayırlı olsun!

Bunların üstesinden gelir, ikna yeteneğini de konuşturursan, en kısa sürede milletvekili de olursun, belediye başkanı da, gönül verdiğin siyasi iradenin teşkilat başkanı da olursun, evet ama yetmez diyorsan belediye meclis üyesi de olmak çantada keklik senin için!

(Aman Ali Keklik duymasın!)

*

Şans kapısı senin için aralanır, bütün maddi ve manevi imkânlar önüne serilir, oğlun da, kızın da, damadın da, gelinin de, işe girer, sen de siyasetin keyfini çıkarırsın!

Hele bir de başka bir meslekten bozma kimliğinde gazeteci geçiniyorsan ve de ‘Maraş’ta en çok tıklanan site ve okunan benim’ yalanına balıklama dalarsan, mumun sönmesi yatsıyı bile bulmayacaktır.

Onu da hatırlatmış olayım!

*

Yaşlısı genci, kadını erkeği, sen, ben, yani hepimiz yalan söylüyoruz. Bir şekilde. ‘Masum yalanlar da var!’ diyerek yalanı meşru, normal ve olması gereken bir konuşma dili haline sokmaya çalışan bizlerin yerli yersiz yalanlarıyla kim bilir nice yuvalar yıkılıyor, nice haksız kazançlar elde ediliyor, nice insanların ruhu kararıyor.

Bir siyasetçiyse örneğin, ‘Pazara kadar değil, mezara kadar size hizmet etmeye gedik!’ derse, dinleyen ve duyan da aynı partiden biriyse, bir gramlık aklı varsa o da gider başından, deli divaneye döner, ‘Bravo, adamın ağzından bal akıyor!’ diye düşünür.

Bilmez ve demez ki bundan önce de bu palavrayı yutturanlar, bu yalan ile oy toplayın siyaset yaptığını zannedenler, bırakın mezarı pazarı, cumartesiden bile haberdar değiller.

Meydanlarda yoklar yani. Kaçtılar, kenara çekildiler. Ne siyaset umurlarında, ne vatandaş, ne dava!

*

Belediye başkanlarının ağzından çıkanların yüzde doksanı yalanla dolu. (Dürüst, yalansız konuşan, insanları kandırmayanlar yok mu, elbette varlar, onları tenzih ediyorum)

Yalan söylediğinde gözlerinin içine de baksanız, nafile! Öyle usturuplu, öyle tertipli, öyle inandırıcı söyleniyor ki yalanlar, dinlediğinizde aklınızdan oluyorsunuz!

“Mükemmel adam!” diyorsunuz önünü arkasını bilmeden, dinlemeden!

*

Yalan siyasilerin ağzında sakız gibi. Çiğnedikçe uzuyor, çiğnedikçe büyüyor. Sakızı yutmadıkları gibi, bize de yutturuyorlar çaktırmadan!

Biz de keriziz ya, biz de safız ya, biz de enayi, aptal ve ahmağız ya!

Yazı uzayacak, uzayınca da maraza çıkacak biliyorum, o bakımdan kısa kesiyorum ki Aydın Havası, yetmez ama evet Ilıca tavası olsun!

Ve son notum, yalan söyleyeni Ahırdağına kaldırmıyorlar!

Siz yine en iyisi ekranın karşısına geçin, merhum Kemal Sunal’ın oynadığı Zübük filmini izleyin, Zübükzade İbraam Efendi’nin çevirdiği dolapları, söylediği yalanları kahkahayla ve ibretle bir kere daha seyredin!

Peki, hep son diyorum ama yine de şeytan dürtüyor işte, sormadan yapamıyorum; En iyi, en çok yalanı kim, kime, kimlere söyler?

Son kez tekrarlıyorum, desteksiz ve gümrüksüz atanı, palavra sıkanı, sözün özü yalan söyleyeni Ahırdağı’na kaldırmıyorlar!