Yapılan yerel seçimde İlimiz Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığına şehrimizin teveccühünü kazanmış, zatı muhterem oy çokluğu ile başkan seçildi. Demokrasinin gereği olarak makamına geçmiş oturmuştur. Taraftarları, seçim sürecinde yoğun çalışma yapan parti teşkilatı ve siyasete belli bir mesafede olsa dahi, yeni başkana oy vermiş vatandaş evinde memnun, vatandaş mutlu. Başka partiye oy verenlerde demokratik düzene saygı duyuyor.

Sonra ne mi oluyor, Hukuk sistemi devreye giriyor, yeni başkan hakkındaki sürüncemede olan davayı neticelendirip, yeni başkana hapis cezası veriyor. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığına kayyum atanıyor. 

Yaşanılanlar yeni başkan için, ona oy verenler için, hatta seçimde başka partiye oy verenler için tam bir şok hali, hayal kırıklığı.

Tabi bu anlattıklarımız şehrimiz için geçerli değil. Ancak yakın zamanda Hakkari’de uyuklamaya geçen kayyum atamalarının şehir ekseninde, o bölgede yaşayan halk üzerinde hissettirdikleri muhtemelen bu şekildedir.

Öte yandan;

Demokrasi uygulamaları sonucunda oy çokluğu ile o makama gelen ekip ve şahısların da, demokrasinin içinde bir de ceza hukuku olduğunu unutmamaları gerekir.

Ülke sınırları dışında malum terör örgütünün, ABD ve İsrail eş güdümünde hayalleri devam etmesine rağmen, ülke içinde terör örgütü nefes alamamaktadır. Bir süredir ülke içinde şükür ki kan akmamaktadır. Bir nevi bu barış iklimini fırsata çevirip, Dem partinin de sisteme entegre olması, CHP ile birlikte sürdürdüğü ülke yönetimine ortak olma amaç ve gayesi doğrultusunda daha barışçıl, daha tüm ülkeye yayılmış, ülke birlik ve beraberliğine saygılı bir siyaset yürütmesi gerekmez mi?

Mevcut hukuk sisteminin uygulanması açısından, yıllardan beri bekleyen davanın, ilgili kişi belediye başkanlığına seçilir seçilmez neticelendirilmesi tabi ki göze hoş gelmiyor. Ancak bu ülke, bu halkın derin hafızasında terör örgütü ile birlikte belediyelerin hendek kazmaları, yollar altına patlayıcılar yerleştirilmesi, kalkışma çabasında bulunmaları hala çok sıcak.

Dem parti kadrosunda terör örgütü ile iktisaplı olmayan, suça bulaşmamış, davası, mahkemesi olmayan kimse yok mudur ki, çetrefilli kişilikleri aday gösterip, kayyuma sebebiyet veriyor?

Yoksa adayları kendileri belirlemiyorlar mı?

Yoksa dem parti yıllardan beri bir arpa boyu yol gidemeyip, hala PKK nın siyasi kanadı olmaya devam mı ediyor?

Yoksa dem partinin kendi siyasi iradesi olmayıp kukla mı?

Terörden değil, halktan yana, halkların kardeşliğinden yana yol tutup, yön verecek dem parti büyüyecek, bölgesini ve ülkeyi de büyütecektir.  Aksi halde, bölgesel bir parti olarak kalmaya, demokrasinin ceza hukuku uzantısı gereği elinden başkanlığı alınmış masum çocuk rolü oynamaya devam edecektir.

Terörü bölgenin ve ülkenin aydın kişilikler nezdinde siyaset ve halk tamamen bitirecektir.