Kardeşlik ve sabır ayının sonunda ulaştığımız Ramazan Bayramı’nı da huzur içinde geçirdik, bize sağlık ve afiyet veren, nimetlerini bahşeden Cenab-ı Hakk’a ne kadar şükretsek azdır. Bayramdan bir gün önce Trabzon Caddesi’nin çok kalabalık olması, insanların mağazaları tıklım tıklım doldurmaları beni ziyadesiyle memnun etti. Çünkü geleceğine güvenle bakmayan, huzurun, barışın ve istikrarın hâkim olmadığı toplumlarda bunu görmek mümkün değil. Aynı zamanda İlimizde 70 bin Suriyeli muhacir ve kendi ihtiyaç sahibi kardeşlerimiz mevcut. Hayırsever halkımızın onları da unutmadıklarına zaman zaman şahit oldum. Hemen hemen herkes onları sevindirmek için adeta yarışa girdi. Zekâtını, fitrelerini, hayırlarını bu kardeşlerimize verdiler. Muhacirleri de çarşıda, pazarda mutlu görmek, kadirşinas halkımızın ensar ruhuna ne kadar bağlı olduğunun göstergesiydi. Tüm hayırseverlere de buradan teşekkür ediyorum, şükranlarımızı sunuyorum. Allah mağdur ve mazluma sahip çıkan bu millete inşallah zillet göstermez. Ben tekrar aziz milletimizin geçmiş bayramını tekrar kutlar, ülkemizde huzurun, kardeşliğin, barışın hâkim olmasını dilerim. Gündem oldukça yoğun geçiyor. Cumhurbaşkanımız hükümeti kurma görevini Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na verdi. Bu görevi vermek için meclis başkanı ve başkanlık divanı oluşumunu beklemesi bazı çevreler tarafından eleştirildi. Hukukçu değilim ama Anayasa’nın 116. maddesi başkanlık divanı oluştuktan sonra hükümet kurulamaması durumunda 45 gün sonra erken veya tekrar seçim yapılmasını öngörüyor. Dolayısıyla başkanlık divanı oluşmadan hükümeti kurma görevi verilseydi ve başkanlık divanı oluşumundan sonraki 45 günden daha önce hükümet kurulamayacağı anlaşılsa bile o süreyi beklemek gerekecekti. Sürecin bu şekilde olması, sonradan olacak birtakım tartışmaları bitirmiş oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, meclis divanı oluşumunu bekleyerek aynı zamanda siyasi partilere zaman kazandırmıştı. Bu süreçte seçim sonrası ayağı yere basmayan açıklamaların yerini nispeten daha tutarlı, aklı başında açıklamalar almıştır. Bundan dolayı birinci tur görüşmelerine ‘nezaket’ damgasını vurmuş, bu da koalisyon görüşmeleri için beklenti ve ümidi yükseltmiştir. Peki, süreç nasıl sonuçlanacak? AK Parti-CHP veya AK Parti-MHP koalisyonu mu kurulacak veya ‘erken seçim’ mi olacak? Bunu hep birlikte göreceğiz. Görüşmelerde Sayın Devlet Bahçeli’nin koalisyonda yer almayacağını açıklamasının ardından sarf ettiği ‘Biz üzerimize düşeni yaparız. Ülkemizi hükümetsiz bırakmayız’ yönündeki sözleri kafa karıştırıyor, en sonunda AK Parti’ye azınlık hükümeti için destek gibi algılanıyordu. Son açıklamalarında ‘AK Parti’ye niye azınlık hükümeti kurduralım? Erken seçime gideriz’ açıklamaları ile bu ihtimal ortadan kalkmış oldu. AK Parti-CHP koalisyonunun hayata geçirilemeyeceği kanaatindeyim. CHP’nin işi yokuşa sürenTalepleri ve tavırları bunu zorlaştırdığı gibi sürdürülebilir de değildir. AK Parti ‘kısa ömürlü’ koalisyonlarla büyük bedeller ödemek durumunda kalmamalıdır. Siyasette son dakikaya kadar her ihtimal mümkün görünse de, Gidişat ‘yeniden seçim’ veya ‘erken seçim’ gibi duruyor.