Yeryüzünde birbirinden güzel yerler vardır… Bunlardan biri de hemen yanındaki nehir ve gölü ile peyzaj harikası olan Küçük Pazar’dır…
Küçük Pazar…
Burada güneş bir tepenin üstünden doğar, insanlar sonsuz ufuklar için güneye dönerdi…
Bu tepeye halk arasında “Ziyaret Tepesi” denirdi…
Güneş bu tepenin üstünde doğar ve evlerin çatılarından başlayarak tepeye doğru uzanan cadde aralarını aydınlatırdı…
Tepenin eteklerinde “Aziz” insanlar yaşardı…
Tepe’nin tam üstünde mezarlar vardı… Hıdırellez’de yöre halkı buraya akın ederdi… Mezarların kenarlarında Azizlere gül dikilmişti… Buralar mis gibi kokardı… Yöre halkı geceleri bu tepenin başından ışıklar indiğini, ışıklar yükseldiğini söylerdi…
Tepenin tam karşısında kartalların yuva yaptığı bir kayalık vardı (Kartalkaya). Bu kayalıkların arasındaki derin kanyondan ak bir su (Aksu) denizlere ulaşmak için gece-gündüz demeden akar dururdu… Buradaki kartallar bazen Ziyaret Tepesi’ne doğru evlerin üzerinden uçarlar, dönüp sarp kayalara konarlardı… Bazen bunların sesi çok ürkütücü olurdu…
Derin uykusundan bir ses ile uyandı Cafer Pehlivan. Evinden tepe tam olarak görülüyordu… Kalktı baktı tepeye, gece bitmeye yakın dedi… Buranın insanı saat kullanmasa da anlardır sabahın kaçı olduğunu tepeye bakarak…
Sabah namazını camide kılmak için abdest aldıktan sonra elbiselerini giydi… Yine o garip sesi duydu… Ses hiç güven vermiyordu… Köpek sesi mi diye düşündü… Normal olarak köpekler böyle bir ses çıkarmazdı…
Evden bahçeye çıktı. Daha ortalık karanlıktı. Sokak lambasından gelen ışık, değdiği yerlerde loş bir karanlık oluşturuyordu. Bahçe kapısını içinde garip duygularla açtı, önce başını uzattı, sonra bir adım atarak sokağa çıktı… Hızla yaklaşan garip bir sesin geldiği tarafa dönüp baktığında sanki dizlerini bükerek yere yapışmış bir yılan gibi üstüne doğru gelen köpeği gördü…
Bilge İnsan’dan pehlivanlığa ilk adım attığı günlerde şunu dinlemişti: “Gücüne güvenme… Kudurmuş köpekler sinsice yaklaşır… Karanlık ortamları sever…”
Köpeğin göğüs darbesi ile sırt üstü yere düştü… Köpek biraz ileri doğru gidip döndü ve sırt üstü yerde yatan Cafer Pehlivanın sağ ayağının diz üstüne dişlerini sapladı…
Cesaret korkmamaktır…
Köpeğin dişlerini hafifce hissetmesine rağmen babasının dostu olan Bilge İnsan’ın öğütlerini hatırladı. Bilge insan derdi ki; “Korku verenlerden korkarsan yenilirsin… Cesaret korkmamaktır... Gücünü akıllı kullanmaz ise yenilirsin…”
Cesaret; güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güvendir. Cesaret yürekliliktir, yiğitliktir, göz pekliğidir… Yüreği sağlam olmayanların bilekleri de sağlam olmaz…
Köpeğin boğazını iki eliyle halka gibi kavrayarak sıkmaya başladı. Köpeğin boğazını sıkarken bilge insanın “Gücünü akıllı kullanmaz ise yenilirsin” sözünü düşündü…
Yavaş yavaş dönerek köpeğin boynunu kolunun altına aldı… Bu irilikte köpeği zapt etmek normal insanın işi değildi…
“Sabır senin gücünü korur.” sözünü düşünerek köpeğin boynunu bırakmıyordu…
Tam gücüm tükendi derken köpeği sesi ve tepinmesi azaldı, başı yanına düştü… Ortalığı pis bir koku kapladı…
Duyan/uyanık kulaklar…
O esnada yakındaki camiden ezan sesi duyulmaya başladı… Ziyaret tepesinin yamaçlarına çarparak nehrin ve gölün sularını üstünden göklere yükselen “Esselatu hayrun minen nevm/Esselatu hayrun minen nevm” sedası duyan/uyanık kulaklar için yankılandı… “Dua/namaz uykudan hayırlıdır” sedası ile yeryüzü uyanıyordu… Bu yaşadıkları için “Hayırdır inşallah” diye mırıldandıktan sonra, Bilgi İnsan’ın şu sözlerini tekrarlıyordu:
-Korku verenlerden korkarsan yenilirsin.
-Gücünü akıllı kullanmaz ise yenilirsin.
-Cesaret korkmamaktır.
-Sabır senin gücünü korur.
Not: Bu öykü gerçek bir olaydan aktarılmaktadır.