Thomas Robert Malthus (1766-1834) nüfus artışının gelecekte yoksulluğa, açlığa ve ölümlere yol açacağını ileri sürmüştü. Modern tarım yaygınlaşmadan önce “tarımsal üretimin aritmetik olarak artarken nüfus geometrik olarak artacağı ve sonuçta, kıtlık ve yetersiz beslenme yüzünden nüfus azalarak yeni bir dengeye ulaşılır” iddiası vardı.
Peki, bu öngörü gerçekleşti mi?
Son iki yazımda Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde tarımda modernleşmek cabalarını bağlarda floksera zararlısı çerçevesinde yazmıştım. İncelediğimiz 1860 sonrasında Türk tarımında gerek Osmanlının gerekse Cumhuriyetin gerekli modernleşme cabaları tarımın sektörü önemli ölçüde değiştirmiştir.
Tarım hakkında (Malthus gibi) olur olmaz açıklamaları duyunca insan şaşırıp kalıyor. Bazıları bir ürünün ithalatını ele alarak tüm tarım sisteminin çöktüğünü iddia edebiliyor. Tarımda ihracat ve ithal etmemiz normaldir. Sonuçta toplamda fazlamız varsa sorun yok demektir. 2019 verilerine göre Türkiye’nin tarımsal ürünler dış ticaretinde 5-6 milyar dolarlık bir artı değeri vardır.
Türkiye Tarımının güçlü yönlerinin daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bunu 150 yıllık dönemi incelediğimizde gözlemleyebiliyoruz. Gelin bazı alanlardaki gelişmelere birlikte bakalım:
Makinalaşma
Türkiye’de 1914 yılında sadece 4 traktör vardı ve üçü Adana’da biri ise Aydın ilinde bulunmaktaydı. Değişimin boyutunu anlamak için Türkiye’de 2019 yılındaki toplam traktör sayısının 1.36 milyon adet olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Türkiye’den 1979’da ilk defa traktör ihracatı yapılmıştır. Günümüz tarımında tarımsal alet ve makine kullanımı oldukça yaygındır.
Gübre ve su
Osmanlının geç döneminde gübre kullanımın yetersiz olduğu belirtilmektedir. Sanayi devrimi sonrasında modern kimyanın gelişmesi ile gübrelemenin ve tarımsal ilaçların önemi anlaşılmış ve suni gübre ve tarımsal ilaç kullanımı yaygınlaşmıştır. Türkiye’de 6 Kasım 1952 tarihinde, Gübre Fabrikaları Türk Anonim Şirketi’nin (GÜBRETAŞ) kurulması kararını alınır ve 1954’de ilk gübre fabrikası kurulmuştur. Girdi kullanımının iyileşmesi sonucunda tarımsal üretim de beklenende fazla artışlar olmuştur. Bu durum artan nüfusun gıda temininin karşılanmasında önemlidir. Ancak günümüzde üreticiler tarımsal üretimde girdi olarak kimyasal (gübre ve ilaç) kullanımı konusunda maliyetlerin yüksek olduğundan yakınmaktadır.
Modern sulama tekniklerinin gelişmesi de tarımı derinden etkilemiştir. Ülkemizde modern sulama yöntemlerinin kullanımı gittikçe tercih edilmektedir.
Örgütlenme
Tarım kesiminde en önemli sorunlardan biri de örgütlenmedir. Bu konuda Cumhuriyet döneminde de önemli gelişmeler olmuştur. Cumhuriyet’in kurulmasından itibaren kooperatifçiliğin yetersizliği bütün çiftçiler için büyük bir sorundu. 1935 yılında Tarım Satış Kooperatifleri yasası (2836 sayılı) Tarım Kredi Kooperatifçiliğe yön ve şekil vermede etkili oldu. 1935 yılında üzüm piyasasını düzenlemek ve ihracatı geliştirmek amacıyla Tariş Üzüm Kurumu Limited Şirketi kuruldu. Günümüzde tarımsal örgütler oldukça yaygındır.
Pazarlama
Tarımsal ürünleri pazarlama kadim bir sorundur. Şöyle ki Dünyada 1929’deki büyük ekonomik bunalımı (Büyük iktisadi Buhran) 1927 yılında hissedilmeye başlandı. Bu dönemde üzüm fiyatları yavaş yavaş düşmeye başladı. Ekonomik Bunalım başlamadan önce 1925 yılında Rumlar, Avrupa kamuoyunda İzmir üzümlerinin temiz olmadığını (bugünde domates, limon vd. için yapılmakta) belirten propagandalar yapmaya başlamışlardı. Avrupa’da üzümler küçük paketler halinde satılmaktaydı. ABD’li üzüm üreticileri üzümleri paketleme yapma konusunda Türkiye’dekilerden daha ileri seviyedeydi. Bu üzüm ihracatı ve üzümlerin Avrupa’ya tanıtılması için devlet kaynak (para) ayırıyordu. Günümüzde de en önemli sorun tarımsal ürünlerin pazarlamasıdır.
Yazının başında belirttiğimiz Malthus’un öngörüsü modern tarım uygulamaları sayesinde gerçekleşmemiştir. Bugün 8 milyar dünya ve 83 milyon Türkiye nüfusunun gıda ihtiyacı (adaletsiz dağılım hariç) düzenli olarak sağlanmaktadır.
Son söz: Kötü kedi orasına burasına bakıp derdim var sanırmış.