Dışarıda yağmur yağıyor... Yağmur damlalarının yeryüzüyle buluşması insana huzur veriyor. Özellikle gök gürültüsüz ve rüzgârsız bir yağmur, ruhumuza başka bir güzellik katıyor: yağmur damlalarının eşliğinde elindeki çayı yudumlamak ise ayrı bir keyif… Öğretmenler odası sohbetleri bir başka oluyor… Farklı yaş grupları ve farklı deneyimlere sahip öğretmenlerimizin yaşamında, ayrı ayrı hikayeler saklı... Her öğretmen ayrı bir dünya; sadece keşfetmek gerekiyor. Öğretmenler odasında çaylarımızı yudumlarken, okul müdürümüz öğretmenliğin erdemliğini dile getiren bir hikâye anlattı... Hoş geldin Müellim Bey! İlk defa duyduğum bu hikâye çok hoşuma gitti. Akşam ilk işim, bilgisayarımın başına geçerek hikâyeyi araştırmak oldu. Eğitimci Seyyid Ahmed Arvasî Hoca'nın, Ağrı/Tutak/Mollaşemdin köyünde, ilkokul öğretmeni olarak görev yaptığı günlerde (1953-54) yaşanmış bir öykü... ...Köylüler, Ahmed Arvasî Hocaya "Öğretmen Bey" diye hitap ederken, bir kişi; içlerinden en yaşlısı ve gözlerinden zekâ fışkıran Âbid Ağa, ısrarla "Müellim Bey!" diye hitap etmektedir. Arvasî Hoca,"herhalde, kelimeyi yanlış telaffuz ediyor!" diye düşünür ve üzerinde durmaz. Arvasî Hoca, bir müddet sonra duygu ve yaşayış bakımından köy halkıyla kaynaşır. Onların kıymet hükümlerini paylaşır, dertlerine ortak olur,çareler bulmaya gayret gösterir. Neticede, köy halkından büyük bir saygı ve sevgi görür. Ahmed Arvasî anlatıyor: Nihâyet bir gün, Âbid Ağa bana şöyle hitap etti ve ben adeta donakaldım: "Muallim Bey!'Sen sâhiden muallimsin, müellim değilsin! Biz, ne öğretmenler gördük! Dinimizi ve töremizi hor gören ve bizlere tepeden bakan bu adamlara elbette "Muallim" diyemezdik. Onlara bilhassa ve kasden "Müellim" derdik. Biliyorsun, "muallim", "ilim öğreten" demektir. "Müellim" ise, "acı çektiren", "elem veren" mânâsına gelir. Kusura bakma, sen köyümüze gelince, gâliba bir "müellim" daha geldi diye düşünmüştüm. Allah'a hamdolsun ki, yanılmışım. Çünkü sen, müellim değil, gerçekten muallim imişsin!.. Her mesleğin tabelada bir adı var. Mesleğin ete-kemiği bürünmüş saygınlığını ise bizler kazanıyoruz. Bu hikâye aslında çok şey anlatıyor. ÖNEMLİ OLAN MESAJI ANLAYABİLMEK…