Son yazımda üniversite tercihleri konusunu değerlendirmiştim. Bu yazımın sonunda meslekler ve bazı kişilik özellikleri arasındaki ilişkiye değineceğim. Ancak konu bir üniversitenin tercih edilmesi olsa da öncelikle “tercih” kelimesi çerçevesinde bazı düşüncelerimi paylaşacağım.
Bazı yaşam ustaları erken dönem hatalarını çok fazla önemsemekteler. Erken dönem tercihleri (olumlu ve olumsuz) önemli olmakla birlikte ‘İnsancıl (Humanist) Yaklaşımlar’ insanın “seçme özgürlüğüne ve sorumluluğuna” önem vermekteler. Bu konularda eklektik düşünmekle birlikte olumlu yaklaşımları daha fazla tercih etmekteyim.
Tercih
Tercih (preference) Arapça kökenli bir kelime olup yeğleme kelimesi ile aynı anlamdadır. Tercih etmek (prefer) bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün veya önemli saymak, onu seçmektir. Tercihler bilinçli yapılıyor ve olumsuzluk durumunda tercihi yapan maliyetine katlanılıyorsa ikinci şahıslar için sorun yoktur.
Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu bir konuşmasında şunları söylemekte: “Yetişkin biri artık ebeveynim şöyle yaptı böyle yaptı dememeli: Böyle yaptıklarım için böyleyim.” (https://www.youtube.com/watch).
Böyle yaptıklarım için böyleyim, beni tercihlerim bu yönde demek farkındalığın olması anlamına gelir.
Olumsuz sonucu olan tercihlerin hayatımızı zehirlemesine izin verilmeli mi?
Yeni
Elbette yapılan hataların hayatı zehirlemesine izin verilmemeli. Burada hatanın boyutunun önemli olduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
“Marifet kaderimiz güzel olmasa da hayatın bize kapattığı kapılara yeni bir anahtar uydurabilmekte...” (G. Budayıcıoğlu).
Evet, marifet hayatın bize kapattığı kapılara yeni bir anahtar uydurabilmekte.
Bugün insanın geçmişin olumsuzluklarına takılmadan iyiyi seçme özelliği ile hayatın yeniden inşa edilebileceğini çok sayıda yaşam ustası savunuyor.
Bunlardan biri de Ziya Osman Saba. O Mesut İnsanlar Fotoğraf Hanesinde şöyle demektedir: “Dünyada her insan az çok felakete uğramış olabilir. Bunun için büsbütün kötümser olunur mu? Felaketler yerine saadetleri, ölmüşler yerine doğacakları, geçmişler yerine gelecekleri düşünmeliyiz” (Hikayeler, TDK Yayını, S:173).
Bilinç
Elbette erken dönem hatalarını önemsiyorum. Nitekim büyük bir beynin (Alfred Adler) şu tespitini de gözden uzak tutmuyorum: “Yaşam tarzları köklerinde yapılan hataları anlamadan değiştirilemez” ().
Erken dönem hataları anlaşılırsa, hayatın anlamı idrak edilirse, bilgi ve bilincimiz (=bilişsel yeteneğimiz) geliştirilirse insan her zaman kendine yeni bir yol çizebilir. İnsan özgürlüğünün, seçme yeteneğinin ve sorumluluğunu farkına varırsa geçmişin bataklıklarına saplanıp kalmaz.
Anlamak ve farkında olmak. Meslek, eş, iş vs seçerek farkında olmak. Tercihlere odaklandığımız bu yazıda meslek seçimi ile ilgili şu bilgiyi paylaşarak tamamlamak istiyorum.
Kişilik özellikleri
Bazı meslekler için bazı kişilik özelliklerinin var olması istenmektedir. Christopher Peterson (1950- 2012) “Karakter Güçleri ve Erdemler” kitabının ortak yazarıdır. Karakter güçlerinin sınıflandırılması konusunda çalışmalar yapmıştır. Bunlardan kısa bir aktarım yapacağım.
Önce bazı meslekleri yapanlarda bulunması gereken özellikler: Yönetim bölümlerinde eğitim almak isteyenlerde cesaret ve adalet gibi özelliklerin bulunması önerilmekte. Eğitimci için adalet ve öğrenme aşkı, sağlık için sevgi ve nezaket, muhasebeci için sağduyu, sanat için yaratıcılık, güvenlik kişisel kontrol.
Peterson, bazı meslekleri yapanlarda olmaması gereken kişilik özelliklerini de yazmış. Örneğin itfaiyecide sakınma ve korkaklık olmaması gerekir. Bir doktorun -özellikle cerrahın- kontrol, cesaret gibi özelliklere sahip olması gerekir.
Bu noktada şu soru sorulabilir: Bunları kişi (özellikle tercih yapan genç birisi) nasıl bilebilir. Bu işin zor kısmıdır. Kişi bilinçli değil (öz farkındalığı düşük) ise tercihleri rastlantısal olacaktır. Ne çıkarsa bahtına…
Son söz: Hayat tercihlerimizdir.