Martin Luter King 28 Ağustos 1963’te Lincoln Anıtı’nda, 200 bin kişiye hitap ettiği, meşhur konuşmasının başlığı “Benim bir hayalim var (I have a dream)” şeklindeydi…
“Benim de yeni bir şehir hayalim var.” Öncelikle “yeni” kavramı üzerinde duralım:
Dünyada ve bizde yeni hep ilgi gören bir durumdur (kavramdır). Bu söylediğimi kısa bir hatırlatma daha iyi açıklayacaktır.
Nevşehir: Yenişehir…
Nevzat: Yeni doğan bebek…
Nevruz: Yeni Gün…
Türkçede nev ile başlayan bu kelimeleri daha da artırabiliriz… Ya yabancılarda!
New Zealand: Yeni Zellanda…
New York: Yeni York…
Onlarda da yeni (new) ile başlayan kelimeler var… Yenişehir: Newcity…
New Farsça kökenli bir ön ektir. Başına geldiği kelimeye “yeni” anlamını kazandırmaktadır…
Her neyse konumuz bu değil…
Konumuz nev (yeni) şehirdir…
Güzel ülkemizde birçok şehirde yeni kurulan bir mahalleye “yeni şehir” ismi verilmektedir. Ancak bunların betonlaşma dışında hangi özellikleri ile yeni olduğu şüphelidir…
Kahramanmaraş’ta uzun yıllar önce “Bahçeli Evler” şehrin yeni-modern bir yüzü olarak planlanmış. Ancak bu planlamanın çokta uzun ömürlü olduğunu söylemek mümkün değildir… Bahçeli Evleri şu günlerde dar sokakları, dökülen duvar sıvaları vs. ile kentsel dönüşümü beklemektedir. Çok da uzun olmayan bir süre de bu hale gelmesi düşündürücüdür!
Yüzyılların yükünü üzerinde taşıyacak yeni şehirler kurulmalıdır.
Kahramanmaraş’ta bu ihtiyaç hala devam etmektedir…
Kahramanmaraş’ta kurulacak bu yeni şehir(ler) mutlaka su ile bütünleşmelidir…
Kahramanmaraş nehir-baraj gibi su zenginliğini değere dönüştürmeli…
Neden nehrin kenarında yeni bir Kahramanmaraş olmasın!
Nehrin üzerinde köprüler…
Nehrin iki yakasına yerleşmiş 2-3 katlı evler…
Sahilinde gezinme, yürüyüş yolları ve oturma için ayrılmış yerler…
Tam bir Avrupa şehri…
Avrupa’da birçok şehir nehirlerin kenarına kurulmuş… Nehir suları azsa da biraz da şişirilerek (biriktirilerek) daha güzel bir görüntü oluşturulmuş…
Hatta dünyada bataklıklara (Lagün) kurulan şehirler var… Venedik, Amsterdam, böyle şehirlerin en güzel örnekleridir…
Avrupa’daki bu şehirleri milyonlarca insan ziyaret etmekte; turizm ve kültür merkezi olmuşlardır…
Geçenlerde turizm hakkında yazılmış bir kitapta Prag şehri tanıtılırken eski şehrin “taş döşemeleri ile meşhurdur” ifadesi dikkatimi çekti…
Eskiden Maraş’ın caddeleri ne ile kaplıydı? Gençlerin ebeveynlerine sormalarını salık veririm…
Ülkemizin sorunu eski şehirleri (old city) koruyamamak, yenilerini doğa ve kültürü dikkate alarak inşa ed(e)memek…
Yazımın sonunda da başta söylediğim “Benim bir hayalim var” sözünü hatırlatır, yeni bir Kahramanmaraş şehri hayal ediyorum…
Bu hayalim için Hasancı-Kılavuzlu köyü arasında kalan eski Ceyhan Köprüsü’ne doğru olan alan olamaz mı? Ya Sır Barajı’nın çevresine ne dersiniz?
Son söz: Uyanmaz isek rüyamızı gerçekleştiremeyiz… Uyan ey halkım…
NOT: Kurban Bayramının insanlığa, milletimize, hemşerilerimize hayırlı olmasını dilerim…