Ne bileyim, ben gazetede çıkan haberin yalancısıyım, beklermiş, bekliyorlarmış. Garibime gitti, kendi kendime söylendim, homurdandım; ”Olacak şey mi, sağlık çalışanları il başkanının karşısında neden esas duruşta beklesinler ki?”
Şayet o ve öteki sağlık çalışanlarının işe girmesinde il başkanının torpili varsa, kendisine kıyakçılık yaptıysa, bir ihtimal verebilirim. Ki o da olamaz da, hadi neyse diyelim. Bilsin ki kıyakçılığın sonu ayakçılık, yapmaz!
Eli mahkûm ise diyecek kelime yok!
*
Nerede olmuş bu lüzumsuz, bu huzursuz, bu gevşek hadise derseniz, yazıyorum; Tokat’ta…
AK Parti Tokat il başkanı Cüneyt Aldemir, bayramlaşmak için Devlet Hastanesi acil servisine gitmiş, sağlık çalışanları Aldemir’i ‘hazır ol’da beklemiş. Tabi tepkiler de ardından gelivermiş. Allah var, yine iyi niyetliymiş adamcağız, ”Eleştiriye açığız, ama bunu hak etmedim!” de deyivermiş.
Şu pandemili günlerde, özveriyle çalışan sağlık çalışanlarının hakkını inkâr etmemek gerek. Asıl onların önünde saygı ile duruş sergilenmeli, hazır olda durulmalı. Çünkü onlar her türlü övgüyü hak ediyorlar. Canımızı kurtaran, bizi sağlığımıza kavuşturan sağlık çalışanlarının, il başkanı önünde esas duruşta beklemesi, durması, hoş değil.
Tamam, hasta veya sağlık çalışanlarını ziyaret etmelerini, bayramlarını kutlamalarını anlarım. Anlarım da, esasa duruşta beklemek ne demek!
Asker misiniz oğlum!
*
Bizde de siyasi partilerin il başkanları var. İktidardan başlayayım mesela… Fırat Görgel…
Dünya tatlısı, beyefendi, takıntısı, kibirlenmesi, büyüklenmesi olmayan, sade bir insan. Sevmez böyle şeyleri. Kalenderdir, hoşgörülüdür, karıncayı bile incitmeyecek karaktere sahip iken, çok şükür diyorum, sayın Fırat Görgel bu meselede herkesin sevgisini, saygısını ve sempatisini kazanan bir il başkanı.
Gönül adamı arıyorsanız, size Fırat Başkanı adres gösterebilirim rahatlıkla.
AK Parti onunla gurur duyabilir. Ah bir de zamanı ve yeri geldiğinde ‘kral çıplak!’ diyebilse, ah bir de yeri ve zamanı geldiğinde, denk düştüğünde posta koyabilse, ah bir de yeri ve zamanı geldiğinde masaya yumruğunu vurabilse…
Masa bulamıyor herhalde!
*
muhalefet kanadına gelince…
CHP İl Başkanı sayın Esat Şengül mesela… Dağları ben yarattım tavırlarını bulamazsınız, kalenderdir, tevazu sahibidir. Öyle protokol hastası da değil sonra. Sade…
İYİ Parti İl Başkanı sayın Av. Ahmet Çabukel deseniz, hakeza… Güler yüzlü, herkesi sevgiyle kucaklamayı prensip edinen, diklense de dik durmayı alışkanlık eden alçakgönüllü siyasetçi.
Şahsım memleketinde gelecekte siyaseti şekillendirecek olan Gelecek Partisi İl başkanı sayın Muharrem Çevik’i herkes bilir, tanır. Yüreği sevgiyle dolu bir insan. Takıntı, makıntı bilmez, tanımaz.
Memleketin DEVA’sı sayın Uzm. Dr. İrfan Karatutlu… Kendi halinde, karıncayı bile incitmekten çekinen, siyasete yeni ısınan kardeşimiz.
Yeniden Refah’ın İl Başkanı, eski bürokrat, kadirşinas insan sayın Mehmet Dere. Herkese, her meseleye nezaketle yaklaşan birisi. Saygılı…
Yeni bir il başkanımız daha oldu. Memleket Hareketi kurucu il başkanı, mali müşavir dostumuz sayın Emre Kazancı. Siyasete kalite getirecek arkadaşımız. CHP’den koptu, kendi yolunu çizdi. Duruşuna, siyasetine kefilim.
*
Kim kaldı?
Hah, Büyük Birlik Partisi İl Başkanı. Tanışmak, tanımak kısmet olmadı. Ama adam gibi adam diyebileceğim bir genel başkan yardımcısı var ki, sayın Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, şeker ve şiir tadında konuşması, yaklaşımları ile gönüllerde taht kuran birisi. İl başkanı ile tanışırsak bir gün, hakkında yazacak birkaç cümle buluruz.
Saadet Partisi İl Başkanı da aynı. Bir kere, akşam saatinde Trabzon Bulvarında karşılaştık tesadüfen. Selamlaştık o kadar. Avukat olduğunu biliyorum, yine o kadar.
Efendim, işitmedim, bana bir şey mi dedin, ‘Hıı, Ertuğrul mu dediniz’
O kim?