Sevgili okurlarım beden ve zihin olarak “Yaş yetmiş iş bitmemiş” diyen kaliteli yaşlanmış insanlarla yaptığım sohbetlerdeki izlenimlerimin bir yenisini daha sizlerle paylaşmaktayım. Bu yazı bu serisinin dördüncüsü yazısı…
Bu yazımda da sağlıklı ve uzun bir ömür sürmeyi başarmış bir insanımızı sizlerle buluşturacağım. Bugünkü konuğum “Yaş yetmiş iş bitmemiş” diyenlerden “Sayın Mehmet Görbak...
Kendisi ile hala aktif olarak çalışıyor… Kendisi ile işyerinde sohbet etme imkânı bulduk…
Mehmet Bey amcamız resmi olarak 1939 yılında Pazarcık’ta doğmuş gözüküyor… Ancak kendisi şunu ifade etmekte: “Atatürk’ün vefat ettiği yıl doğmuşum ama nüfusa geç yazdırmışlar…” Allah (cc) uzun ömür versin amcamız 80 yaşında…
Bir aile ortamında büyümüş yani anne-babası yetiştirmiş. Annesi 70 babası 65 yaşında vefat etmiş…
Okuma yazma öğrenmiş fakat ilkokulu 4. Sınıfta bırakmış…
Başında 2 evlilik geçmiş. Birinci eşi vefat edince ikinci bir evlilik yapmış… Toplamda 9 evlat yetiştirmiş…
İş hayatı…
İş yaşamı şu şekilde: Çok küçük yaşta (10 yaşında) o zamanlar köşker denen ayakkabı tamircisi veya imalatçısının yanında işe başlamış… Bu yaşında hala köşkerlik mesleğini yapıyor… Yani 70 yıldır bu işi yapıyor. Zaten kendisi ile görüşmemizi işyerinde ayakkabı yaparken gerçekleştirdik…
İş yaşamından kopmamış ve hareketli yaşamaya çalışmış. Şunları söylemekte: “İşe yürüyerek gelir giderim… Sabah gelirim akşama kadar çalışırım… Bazen evin bahçesinde de çalışıyorum, toprağı kazarım…”
Bu amcamız da ömrünün çoğunu ağır olmasa da bedenen yapılan işlerde çalışarak geçirmiş… İster istemez iş yerini yürütmek için kafada yormakta. Sağlıklı yaşlanmanın önemli sırrı olan “hareketli yaşam” bir kez daha karşımıza çıkıyor…
Beslenme…
Beslenmesi ile ilgili olarak şunları anlatmakta: “Sabah evde kahvaltı yaparım: Peynir ve balı mutlaka yerim… Öğlen burada dürüm vb bir şey yerim. Akşamda evde ne varsa onu birlikte yeriz… Akşam yemeklerini çok geç yemem, genelde 19.00-20.00 gibi yemeğimi yemiş olurum. Yoğurt yemeği hiç ihmal etmem… Yemek ayrımım yok, ne olursa onu yerim…”
Mehmet amca genelde üç öğün yemeye dikkat etmekte… Yoğurt yemesi bilinçli olmasa da probiyotik besinlere beslenmesinde yer verdiğini gösteriyor…
Sosyal yaşam…
“Gençken çok arkadaşım vardı. Akşamları kahvede toplanırdık… Şimdi kalmadı bizim yaşlarda kimse…”
Yaş ile birlikte sosyal çevrenin azalması önemli bir sorun. Fakat Mehmet amcanın işyerinde çalışması bu eksikliği hafifletiyor… Birde aile bağları önemli: “Eve çocuklar, torunlar akrabalar gelir” demekte…
Yapılan araştırmalar aile ilişkileri ve sosyal bir hayatın uzun ve sağlıklı yaşamda olumlu etkisi yönünde… Sağlıklı kalmak için sosyal ortamın ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek isterim…
Sağlık…
Mehmet amca tansiyon ve diyabet (şeker) hastası değil. Görme ve duymada da bir sorunu yok… Hafızasını anlamak için bazı şeyler soruyorum, aldığım cevaplara bakılırsa iyi gözüküyor.
“Mehmet amca herhangi bir şeyi unuttuğun olur mu? Mesela parayı, penseyi nereye koydum diye arar mısın” diye soruyorum… “Parayı hiç unutmam bazen penseyi unutabilirim” diye cevap veriyor…
Bu cevap karşısında gülmeye başlıyoruz…
Sohbet sırasındaki genel anlamda sağlıklı olduğunu gözlemledim. Ancak bazı küçük sorunları (diz ağrısı gibi) olduğunu ama hayatını önemli ölçüde etkilemediğini belirtti…
Uykusu düzenliymiş: “Sabahları 6-7 gibi kalkarım, günde 7-8 saat uyuyorum” demekte…
Stres durumunu anlamak için “kafana bir şey takar mısın, sinirlenip kızar mısın” diye soruyorum.
“Kafaya bir şeyi takmam, olayları önemsemem…” cevabını alıyorum.
Bu anlatılanlara göre Mehmet amcamızın stresten uzak yaşamış. Eşini genç yaşta kaybetmesine rağmen bunu atlatmayı başarmış… İkinci olarak düzenli bir beslenme alışkanlığı var… Üçüncü olarak iş hayatından kopmayan bir yaşam şekli kaliteli yaşlanmasında önemli bir faktör olmuş…