Şu son iki-üç aydır Başkan sayın Hayrettin Güngör ile ilgili iki satır yazmıyorum. İçimden gelmedi, yazmadım. Ee yazmasan da olmuyor, iman hala koymuyor. Dedim, bari artılarını, eksilerini içeren bir yazı olsun, belki özlemiştir, belki fırsat bulursa okur, belki içerdeki kahramanları yüreklenir ya da höykünürler, yazacaklarım, düşüncelerim içimde kalmasın istedim.

Sayın Başkan… Tabii yazıyı okuyunca, yine şu son 2 sene önce bıraktığın bıyık altından gülümseyeceksin zoraki de olsa.

Olsun, ben yazayım da, sen ister kahkaha at, ister gül, ister gülümse, keyfin bilir!

Bu şehirde yaşayan herkesin ortak derdi, güzelliklere yelken açmak ve huzurlu günlere kavuşmak. Temiz, güvenli, insanların birbirine samimiyetle yaklaştığı, bakıştığı, yüzleştiği ortaları özledik.

Ama önce sevgi, saygı ve samimiyet…

Yani 3 S… Kaldıysa tabi.

*

Şimdi…

Bu şehirde herkes gardını almış, kendi yarattığı alanda rakibini bekliyor. Saldıran olursa vuracak, kucak açan olursa kollarını açacak! Kimse kimseye güvenmiyor, kimse kimseye elini uzatmaya korkuyor, kimse kimseye selam vermeye dahi çekiniyor iken, güven duygusu sizlere ömür!

Bakara suresi 44... “Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz!”

Önce kendimizden başlamalıyız. Siz de öyle yapın! Allah yalanı sevmez, her zaman başkalarındaki hataları, kusurları ve eksiklikleri bulmada ve sıralamada üstümüze yok maşallah!

İnsanoğlu çoğu zaman başkasının gözündeki çapağı görür de, kendi burnunun dibindeki merteği görmezmiş. Biraz çevrenize, insanlara, topluma başka pencereden bakmayı deneyin!

Dikine gitmekten, dik konuşmaktan, insanları geldiğine geleceğine, iki kelam edip edeceğine pişman etmek yerine, dinleyin!

Hani, gönül belediyeciliği ilkesi ile yola çıkmıştınız ya, onu deneyin! Kaldıysa tabi.

*

Daha önce de yazdım, yine yazarım, iğneyi başkalarına, çuvaldızı kendinize batırın! Malum, çuvaldız iğneden daha büyük, girdiği yeri kanatır, acıtır.

Önce çevrenizi düzeltin, kendinizden başlayın isterseniz, zamanınız varsa, yapınıza uyuyorsa, ters düşmüyorsa. Sonrasında merak etmeyin, sokak da düzelir, cadde de bulvar da…

Derken toplum düzelir, şehir düzelir, ülke düzelir.

Baksana, hakaret ettiğin, onurunu kırdığın, küçük düşürdüğün gazeteci bile senin başdanışmanının olduğunu iddia ediyor! Sorun nerede, kimde çözebilmiş de değilim! Ama bir yerde sorun var!

*

Kalplere girmeyi denemediniz!

İnsanlara dokunmayı düşünmediniz! Gönüller inşa etmeyi aklınızdan bile geçirmediniz!

Kalpten kalbe yollar vardır sözünün arkasında durmadınız! Köprüler kuran, köprüler inşa eden başkan yerine, köprüleri yıkan başkan olarak tarihe geçtiniz, daha iki seneniz dolmadan!

Siz yapmadıklarınızı söylüyorsunuz.

Size tavsiyem İmam’ı Azam Hazretlerinin bal hikâyesini bir okuman.

Beni falan gönderdi, ben siyasetçi değilim, belediyeyi devraldığımda dünya kadar borç vardı, benden hizmet beklemeyin gibi hamaset sözcüklerini bırakın! Bunların modası geçti. Kimse inanmıyor, kimse yemiyor bunları… Başka şeyler söyleyin, belki birkaç inanan çıkar!

Her şey düzelir, her şey hallolur, her problem çözülür.

Sen değişirsen Maraş değişir sözümü yabana atma!

Gözlerinden öpüyorum!