Tarımın önemli bir alt sektörü olan “Sebzecilik” üzerine yazdığım kitabımın (Nobel yayınları) önsözünde “Gıda güvenliği ulusal güvenliktir” cümlesini kullandım. Aslında bu kitapta yer verdiğim düşüncemin temelinde ulusal güvenliğin çok boyutlu olduğu ve bunun bir boyutunun da gıda (tarım) güvenliği olduğuna dikkat çekmekti. Bu düşüncemi aşağıda kaynağını verdiğim bir makalede de “Türkiye’nin ulusal güvenliği sadece silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir konu değildir” şeklinde yer verilen ifadeler de teyit etmektedir.
Ulusal Güvenlik
Güvenlik kavramı sözlük anlamı olarak en genel biçimde; tehditlerden, korkulardan ve tehlikelerden uzak olmak anlamına gelmektedir. “Ulusal Güvenlik” kavramı İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD Başkanı Herry S. Truman döneminde kongre tarafından çıkartılan Ulusal Güvenlik Yasası (National Security Act, 18 Ekim 1947) ile üne kavuşmuştur. Basit anlamda ulusal güvenlik bir ulusun tehditlerden, korkulardan ve tehlikelerden uzak olması şeklinde açıklayabiliriz. Şu günlerde Kovid-19 ulusal güvenliğimiz tehdit eden akut bir salgındır. Bu örnekler çoğaltılabilir ama konumuz gıda/tarım ile sınırlayarak yazımıza devam edelim. Türkiye’nin Ulusal Güvenlik önceliğinin ne olması gerektiği sorusuna cevap verilmeye çalışılan bir çalışmada (bk. https://www.diplomatikstrateji.com/turkiyenin-ulusal-guvenlik-oncelikleri/) ana başlıklar arasında “Gıda güvenliğinin uzun vadeli şekilde oluşturulmasına ve üretim ekonomisine geçilmesine” yer verilmiştir.
Bir ulusun güvenliğinde gıdanın düzenli arzının her yurttaşın erişimine imkân vermesi önemli bir meseledir. Tarihte uygarlıkların yok olmasına kadar giden -kutsal kitaplarda da bahis edilen- gıda yetersizliklerine rastlamak mümkündür.
Sümerlerin sonu
Pek çok kaynak uygarlıkların yıkılmasını yaşanan depremler, salgınlar, kuraklık, kitlesel göçler ve yönetim sistemleri ile ilişkilendirilir. Bu uygarlıklardan biri de Sümerler’dir. Bazı araştırmalarda Sümerlilerin zayıflamasında Sümer topraklarındaki tuzlanma ve buna bağlı tarımsal üretimin düşmesi gibi ekolojik nedenlere bağlanmaktadır.
Diğer bir örnekte Hititlilerdir. Dindar bir Hitit kralı olan II. Mursili veba salgınında Güneş Tanrıcasına şöyle yakarmıştır:
“Ey Tanrım nedir bu yaptığın? Hatti ülkesine indirdiğin bu veba her şeyi öldürüyor. Tanrının tarlalarını süren çiftçiler öldü. Bütün bilgimiz kayboldu ve doğru yaptığımız her şey hiçbir şey oldu.”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Özetle bir ulusun güvenliği için düzenli gıda arzı gerekir. Bu bir süreçtir. Gıda tedarik zinciri özellikle Kovid-19 pandemisinin neden olduğu salgın/kriz dönemlerinde en önemli ve hassas konularından birisidir.
Gıda zinciri
Gıda tedarik zinciri; tarımsal girdiler, üretim/üreticiler, nakliyeciler, gıda işleyicileri, gıda ambalaj ve etiketleme üreticileri, dağıtım sistemleri ve perakendeciler ile birlikte kompleks bir bütündür. Bu bütünlük içerisinde üretim ana omurgadır. Türkiye tüketicilerin ihtiyaç duyduğu gıdayı büyük ölçüde kendi tarımsal üretim ile karşılamaktadır. Şu günlerde Türkiye’de bazı ürünlerin ekim bazılarında hasadının başlama dönemidir. Üreticilik yapan dostlarla konuştuğumuzda işlerin bazı zorluklarla karşılaşılsa da yolunda gittiğini duydum. Üretimde bir azalma olur mu sorduğumda “hayır olmaz” cevabını aldım. Üretim aşamasında bir sorun olmaz ise gıda tedarik zincirinin diğer aşamalarında gerekenler daha kolay yapılabilir. Bu arada konuştuğum üreticilerin ortak şikâyeti girdi fiyatlarındaki artışlar ve tarım işçisi teminindeki zorluklar oldu.
Son söz: Parçalar sağlam olursa bütün sağlam olur.