Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Yönetmeliği’nde değişiklik sonrası zeytinliklerde maden ocağı açılmasına izin verilmesi konusunda “zeytinlikler yok edilecek” diye yapılan tartışmayı geçen yazımızda mevzuat açısından değerlendirmiştim. Bu yazıda konunun doğruluk veya yanlışlığına girmeden mevzuat bakımında değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Öncelikle önceki yazının incelenmesini öneririm. Yazının başlığını “Tarım Alanları Farklı Amaçlar Kullanımı Hakkında Bilim Ne der?” olarak yazmak uzun olacağında yukardaki başlığı tercih ettim.
Değerlendirmemize Türkiye’nin tarımda arazi varlığı ve tarım alanlarının tarım dışı kullanımı konusunu inceleyerek devam edelim.
Tarım alanı
Türkiye’nin tarım alanı son 20 yılda ne yönde değişti?
Bu soruyu (değişimi) TUİK 2002 ve 2021 verilerinden yararlanarak cevaplamaya çalışalım:
Toplam tarım alanı: 2002’de 41.10 milyon hektar olan toplam tarım alanı 2021’de 38.06 milyon hektara düşmüş. Yani tarım alanları %7-8 oranında daralma var. Toplam tarım alanlarındaki daralma mutlaka ciddi olarak dikkate alınması lazım. Kent alanlarının genişlemesi ve yeni endüstri bölgelerinin kurulması tarım alanlarını daralmasında önemli etkendir.
Tarla ürünleri ve nadas alanları: Tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin alanı 2002’de 17.1 milyon hektar iken 2021’de 16.1 milyon hektara düşmüş. Bu alanların bir kısmının boş bırakılması muhtemeldir. Nerede ise tarla bitkilerinde ekilen alan olmasına rağmen %5 civarında alanda ekim yapılmamış. Bu boş bırakılan alanlar aktif kullanılsa milyonlarca ton ürün almak mümkün. Belki de buğday ve ayçiçeği (dolayısıyla yağ) sıkıntısı çekilmeye bilir.
Nadas alanları: Nadasa bırakılan alan 2002’de 4.9 milyon hektar iken 2021’de 3.1 milyon hektara düşmüştür. Yani arazi boş bırakılmamaktadır (dinlendirilmemektedir).
Sebze alanları: Önemli gıda ürünü olan sebze ekim alanları 2002’de 909 bin hektar iken 2021’de 755 bin hektara düşmüş. Sebze ekim alanlarında da azalma vardır. Ancak bu grupta artan örtüaltı tarımı ve verimlilik nedeniyle toplam üretim miktarı ülke ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Soğan ve patates gibi sebzelerde rastlanan sorun ise üretim planlamasının olmamasındandır.
Meyveler ve baharat bitkileri alanı: 2002’de 2.6 milyon hektar iken 2021’de 3.6 milyon hektara yükselmiştir. Meyvecilik alanlarında bir artış vardır.
Çayır ve mera arazisi: Bu dönemde 14.7 milyon hektar olan bu alanlarda değişim olmamıştır. Korunması isabetli olmuştur.
Bu veriler çerçevesinde düşündüğümüzde tarım arazileri konusunda yeni kararlara ihtiyaç vardır.
Tarım dışı kullanım
Yukarda tarım arazilerinin azaldığını veya başka kullanımlara açıldığına dikkat çektik. Tarım arazilerine tarım dışı “gereksinim” varsa nasıl bir tutum alınmalıdır?
Bu suale önceki yazımızda mevzuatın oldukça gerçekçi bir cevap verdiğini düşünmekteyim. Ama tarım arazilerinin tarım dışı değerlendirilmesinde uygulamanın nasıl yapıldığı sorgulanabilir. Tarım hukuku üzerine incelemesi olan bir akademisyen olarak sorunun hukuk sisteminden çok “uygulamada” olduğu düşüncesindeyim…
Bir arazi, toprağın derinliği, eğimi, taşlılığı, konumu gibi bazı arazi faktörleri ile yapılacak tarımsal faaliyetlerin özellikleri gözönüne alınarak değerlendirilmelidir. Öncelik birinci sınıf tarım alanlarını korumak olmalıdır. Alan gereksinmesi başka bir alternatif ile karşılanabiliyorsa tarımsal arazi tarım dışı kullanılmamalıdır. Ama ihtiyaç varsa fayda maliyet analizi yapılarak kanun yolu izlenmelidir.
Son söz: Kaynak ihtiyaç dengesi gözden ırak tutulmamalı.