7 Haziran Seçimlerinin üzerinden 2 buçuk ay geçti. Siyasi istikrarın ne kadar önemli ekonominin siyasi istikrara ne kadar bağlı olduğunu hep birlikte müşahede ediyoruz. Seçimden sonra en çok oy alarak birinci olan AK Parti’nin Genel Başkanı Davutoğlu Hükümet'i kurmakla görevlendirildi. CHP, MHP ile yapılan tüm görüşmelere rağmen bir hükümet kurulamadı. Muhtemelen bu yazının yayımlandığı, Pazartesi günü Cumhurbaşkanımız Anayasanın 116. maddesine göre TBMM Başkanıyla görüşüp ülkeyi tekrar seçime götürecek.
Seçim kesinleştiği takdirde, Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Yüksek Seçim Kurulu’nun TBMM'de gurubu bulunan partilere sunmuş olduğu 1 Kasım tarihinde yapılacak. Daha sonra Cumhurbaşkanımız seçim hükümeti kurulması için görevlendirme yapacak ve ülkeyi seçime götürecek, bir seçim hükümeti kurulmuş olacak.
Tekrarlanan seçimde AK Parti tek başına, güçlü bir iktidar kuracak milletvekili çıkarırsa ülke 4 yıllığına rahat bir nefes almış olacaktır.
Burada ki püf nokta mevcut sistemimiz gereği her seçimde güçlü bir iktidar için en az 300 milletvekili gerektiğidir, yoksa her seçimden sonra kriz olabilme ihtimali çok yüksektir.
AK Parti sınırda sayılarla yani 276 gibi milletvekiliyle iktidar olursa, iktidar sürecinde AK Parti milletvekillerinin sadakati son derece önemlidir. Aksi takdirde olası milletvekili transferleriyle süreç içerisinde kriz üretilebilir. AK Parti listelerde bu hususa dikkat etmek zorundadır. Ahlaksız Güneş Motel pazarlıklarını asla unutmamak lazımdır.
Tekrar yapılan seçimde tek başına iktidar çıkmazsa 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşadığımız süreç yaşanır. Partiler arasında bu günkünden farklı bir anlayış (zor olsa da) ortaya çıkarsa bir koalisyon hükümeti kurulabilir. Kurulan bu koalisyon sürdürülebilir mi, ne kadar yürür, onu da zaman gösterir. Bu koalisyon iktidarı hiç bir zaman güçlü bir iktidar olamaz, krize açık bir durumda olur.
Yeni seçimden sonra tek başına iktidar çıkmaz, koalisyonda kurulamazsa, tekrar seçim olur, seçimden sonra tekrar hükümet kurulamazsa tekrar seçim. Bu parlamenter sistemin bir paradoksudur. 7 Haziran seçimlerine Başkanlık sistemiyle gitmiş olsaydık. İlk turda yüzde 50 oy alan Başkan adayı, başkan seçilmiş, seçimde bitmiş olurdu. Birinci turda sonuç alınamazsa, En yüksek oy alan iki aday, ilk oylamadan sonraki ikinci pazarda ikinci tur seçime girer, iki adaydan en yüksek oy alanı Başkan seçilir, seçim biter ve icraat dönemi başlamış olurdu.
Ne spekülasyon yapılır ne dolar, ne euro nede altınla oynanırdı.
Ülkede istikrar ve kalkınma hamlesi devam ederdi.
Etnik kimlik ve mezhep üzerine siyaset yapılan heterojen toplumlarda parlamenter sistemle siyasi istikrarı sağlamak gerçekte çok zordur. Başkanlık sistemi birinci turda olmasa bile, ikinci turda siyasi istikrarı sağlar.
Ülkemizde; Parlamenter sistem=Kriz mi?
Veya
Başkanlık Sistemi=Daima istikrar, Daima kalkınmamı
Amacımız kriz tellallığı yapmak değil, ihtimalleri kamuoyuna sunmaktır.
Takdir Aziz Milletimizindir.
Görelim Mevla’m neyler,
Neylerse güzel eyler.