Kubbealtı Neşriyatı yayınlarını takip ediyorsanız edebi dünyalara yeni pencereler açtığınızı söyleyebilirim.
Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 1996 yılında "Hâtırat" dalında birinciliğe layık görülen Üsküdar'da BİR ATTAR DÜKKÂNI kitabının böyle bir sonbaharda okunması lüzumuna inanmanın kendimce haklı gerekçeleri olduğuna daha iyi inandım. Hâtıra türünde yazılan eserler her zaman en rahat okunan kitaplardan sayılır. Doğumdan başlayan yazılar yazarın sosyal çevresi ve hayata verdikleri ile beklentilerinin verilmesi biçiminde giderken sizler de yüzlerce sayfayı geride bırakırsınız. Kitabın ismi hemen merak uyandırıyor. Kitap değişik bir ebatta hazırlanmış, basım hususunda her türlü titizlik gösterilmiş, ön kapakta kitapta ismi sık sık geçen Mustafa Düzgünman'ın fotoğrafı var arka kapakta ise Attar dükkanının rafları.
Attar dükkanı kitabının ismi kimseyi yanıltmasın bu kitap yaşadığımız günlerde tasavvuf olgusunun mürid açısından İstanbul şartlarında nasıl ele alındığının göstermesi açısından hayli ilginç. Yer yer ahlaki terbiyenin, yaşam pratiklerinin salih amel kategorisinde ele alınmasının lüzumunu dile getiren bu eser İstanbul türkçesinin de en güzel örneklerinden biri olarak okurları bekliyor. Kitabın iç kapaklarına yerleştirilen lale ebruları enfes, insanın içini açıyor. Kitab'ın Üsküdar'da geçen bölümleri öyle zengin dipnotlarla motif motif işlenmiş ki yazara verilen ödülün az bile olduğunu söyleyebiliyorsunuz. Kitapta üç sayfa şahıs, yer, müessese ve kitap isimlerinin yer aldığını hatırlatmam sizin de ilginizi çeker diye düşünüyorum.
Üsküdar'da BİR ATTAR DÜKKANI,
Ahmed Yüksel Özemre, Kubbealtı Neşriyatı İstanbul, .