Gaye mefhumun ahlak için ölçü yapıldığı ortada. İnsanın gerçekleştirmeyi beklediği duyguları gaye adını alıp ahlak’a yön verdiğinde acaba neler olur?
İdeal uğruna kendi ilkelerini ortaya koyma sadece bugüne mahsus değildir. Geçmişe döndüğümüzde felsefe tarihi bu ana intikal eden fikirlerin dünün dünyasından vaktimize geldiğini gösterir. 19. yüzyıl felsefecilerinden Herbert Spencer (1820-1903) (Bir Sentetik Felsefe Sitemi) adlı eserinin ahlak’a ayırdığı kısmın da gaye ahlakı ile ilgili görüşlerini sistemleştirir. Gaye acaba vasıtaları meşru kılar mı? Değişik sosyal aktivitelerde bulunanları ilgilendiren sorun hala cevaplanmayı bekliyor. Ferdin bu sorunu çözmesi kendiliğinden çeşitli düşünce ekollerinin devreye girmesi sonucunu doğurmaktadır.
Hayali olarak tasvir edilen en büyük saadet olgusu şahısların bundan anladıklarına göre çok değişiklikler gösterir. Değişik sosyal sınıfların varlığı göz önünde bulundurulduğunda bu kavramın ne kadar sübjektif olduğu ortadadır.
Günümüzde gayenin ahlak için motive edilmesini anlamak zor olmamakla beraber her fikrin buradan ahlaklılık adına yola çıkmasına ne demeli? Şimdi bir gayeye yönelmiş olmak ahlaklılık olsa biz buradan genel ahlak esaslarına ulaşabilir miyiz dersiniz? Ahlakı kendimize konu seçmekle aslında çok önemli düşünce ekollerine kapı araladığımızın farkında mıyız? Hiçbir düşünce sistemi yoktur ki ahlak üzerinde yoğunlaşıp bağlılarına görüş aktarmasın. Ahlaklı olmak şart. Ahlakın temeli üzerine eğilmek bizi dünya kültürüyle karşılaştırıp kendimize çeki düzen verme imkanı sağlıyor.
H.Spencer’de tekamül fikri esastır. Son yüzyılımızı direkt etkileyen tekâmülcü fikrin insan düşüncesinde tesirleri büyük olmuştur. Gelen yüzyıl için hamasi nutuklar atma yerine içinde yaşadığımız asır hangi düşünce ekollerine yer vermiş ve bunlar insanlık için neler üretmişler biçimin de bir çabanın çok verimli olacağı şüphesiz. Gaye ahlakının İslam ahlakı açısından olumlu yanı olmakla beraber getirilerinin hepsinin müsbet olarak ele alınması söz konusu değildir.