Biliyorsunuz, sözümü tutarım!
Vatandaşımın, meslektaşımın taleplerin8i, ihtiyaçlarını karşılama noktasında elimi taşın altına koymada üzerime yok, bilirsiniz.
Evet, sizi ay’a göndereceğim. Hatırlayın, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, birkaç yıl önce ay’a astronot gönderme düşüncesini paylaşmıştı. İsteyen vatandaşlar da gidecekti. Şu ana kadar kısmet olmadı. Araya pandemi girdi, papaz krizi girdi, derken deprem.
Kısmet olmadı bir türlü.
*
Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Türk, ay’a gitme meselesini tartışırlarken, Amerikalı, ‘Biz teknik olarak, imkan olarak sizden zenginiz. Biz yakın tarihte Mars’a gidiyoruz!’ demiş.
İngiliz ise; ‘Biz ay’a gitmek için her şeyi hazırladık. Bugünü yarını yok, uzay’a adamlarımızı gönderip, oraları parselleyip, kendimize yeni koloniler kuracağız!’ deyince, bizim Türk aşağı kalır mı, o da iddialı konuşmuş, ‘Vallahi bizim niyetimiz güneşe gitmek! Bunda çok iddialı ve çok kararlıyız!’
Amerikalı ve İngiliz itiraz etmiş; ‘Deli misiniz, hiç güneşe gidilir mi, ateşle oynuyorsunuz resmen, yanarsınız!’ deyince bizim Türk akıllı çıkmış, şu cevabı vermiş, ‘Merak etmeyin, biz güneşe batınca, akşam serinliğinde yola çıkacağız!’
Demem o ki, size sözüm var, sizi ay ile tanıştıracağım. Bunun için otoban gibi yollara yaptırıyorum. TOKİ devreye girdi bile, 4 şeritli hem de. Bunun için hiçbir masraftan kaçınmıyoruz. Delikanlı sözü, sonra ne diyorsak, ne
*
Sonra benim bu programıma, projeme kimse sahip çıkamayacak. Belki Almanya, belki Hollanda, belki Fransa ve de Rusya kıskanacak, çılgına dönecekler, ‘Yahu şu adamı nasıl olur da engelleriz, nasıl olur da aya gitmesine mani oluruz!’ diye akıllarından geçirseler olsun, niyetim halis! Dış güçlerin canı cehenneme, çok da taktığım yok!
Mani olabilirler, engelleyebilirler mi, mümkün değil. Arkamda siz olduktan sonra, arkamda o ömrü uzun olasıca uzun adam oldukta8 sonra, vız gelir tırıs gidereler, yemişim dış güçleri.
Bunun için ekibimi hazırladım, projeyi hayata geçirmek için hazır ve nazırım!
Uzay’da buluşmak üzere!
*
Şu yetki meselesini hafife alamayın! Verin yetkiyi, bakın Elbistan’ı nasıl il yapıyorum. Siz sadece seçimler üzeri ‘aha olduk, aha oluyoruz!’ diyecek, beklenti içine gireceksiniz ama ben meseleyi bir dakikada çözerim!
Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Başbakan iken Elbistan’ı ziyaretinde, bir muhtarın parkasına, sırtına ‘Elbistan il olacak!’ yazısını unuttunuz belki ama ben unutmadım.
Veririm talimatı, ‘Oğlum yasayı hazırlayın, şehrimin en büyük ilçesi Elbistan il olacak!’ derim, kararnameye imzamı atarım.
Kararlılığımı ortaya koyar, insanların beklentilerini, hayallerini boşa çıkartmadım bugüne kadar, bundan sonra da çıkartmayacağıma emin olabilirsiniz.
Elbistan il olduğunda…
Siz de bana dua edersiniz herhalde! Tabi bu kıyağımı da unutacak değilsiniz!
*
Havaalanı ve lanet olası ILS cihazı meselesi sürüp gidiyor. Yayına çıkan siyasetçisi, bürokratı, işadamı, sivil toplum kuruluş kanaat önderleri, aha bugün dediler, aha yarın takılacak dediler, akılları sıra aklımızla dalga geçip, bizi madara ettiler.
Kaç senedir tartışması sürüp gitti ve gündemden hiç düşmedi. Nasıl bir meret ise. Kendini bu şehrin ağır abisi sayanlar, ‘O iş bizde, biz de takarız, ne olacak, kaç kuruş ki?’ deyip bir nevi üstlendiler.
Arkası bağlar gazeli çıktı. Lafını sevdiler, kendilerini kahraman ilan edip, bizi salak yerine koydukları yetmiyormuş gibi, kıllarını bile kıpırdatmadılar.
Komşu Gaziantep’e gitmek, onların havaalanına gitmek, kapıda şoförü beklerken, aracın araka koltuğuna yaslanıp şehre dönmek hoşlarına gidiyor, zevk ve keyif alıyor olmalılar ki, baktım her zor işler bana kalıyor, ‘Tamam lan, ILS cihazını da taktırırım. Siz yeter ki yetkiyi verin, gerisine karışmayın!’ demek zorunda kaldım.
*
Sayın bakalar, sayın genel müdür, bu şehirden sorumlu, etkin ve yetkin olduğunu zanneden bilumum sayın insanlar, gölge etmeyin başka ihsan istemez.
Verin yetkiyi, problem nasıl çözülürmüş, göreceksiniz!
Beni kıçıkırık bir ILS cihazı ile mi korkutacaksınız! Demirden korksak trene binmeyen ben, yetkileriniz tek zamanda etkiye çevrilecek, rahat ve güvenli uçuşlar çok yakın tarihte sizleri beklemiş olacak.
Sorumsuz sorumlular, koca koca adamlar, parasının haddini hesabını bilmeyenler, sağda solda tarla-bağ-bahçe kapatmaktan başka düşüncesi olmayanlar, akşamdan söz verip sabah cayanlar, o iş bende, siz kenara çekilin şöyle!
*
NOT: Siz yetkiyi verince, TUİK’in dalga geçer gibi hergün güncellediği, inandırıcılığı olmayan enflasyonun nasıl düşeceğini, büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının itina ile nasıl seçileceğini, memurun, işçinin ve esnafın yaşam şartlarının kolaylaşacağını gelecek yazımda okuyacaksınız.