Toplum olarak kötü alışkanlıklarımızdan birisidir; ’yargısız infaz’
Nedense, her duyduğumuza inanır ve araştırma yapmadan karar vermeyi pek severiz.
Olayın iç yüzünü araştırmadan veya karşı tarafı dinlemeden linç girişiminde bulunmak eksiklerimizden birisidir.
Bazen en sevdiğimiz insanı da yargısız infaz yapar; gerçekler ortaya çıktığında da artık çok geçtir. Sonuçta her iki tarafta kırılır.
Haklı olarak nereden çıktı bu konu diyeceksiniz…
Malumunuz ilimizde bazı kurumlar ve kişiler üzerinden bir yolsuzluk edebiyatı almış yürümüş. Maraş, kirli ve yanlış bilgilerle çalkalanıyor; fırsat bu fırsat diyen sosyal medyanın bazı sivri karakterleri de buna çanak tutuyorlar.
Tabi ki her kurumda çürük elmalar olacaktır. Bunlar er- geç ortaya çıkar. Ama suçluluğu belgelene kadar herkes masumdur.
Lütfen öfkemize ve nefretimize yenik düşmeyelim.
Ve zamanı geldiğinde adalet, suçlulara gerekli cezaları verecektir. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın.
Ama ahlaksız kişiler üzerinden kurumlara ve dürüst insanlara saldırmak hoş bir şey değil. Ben isim vermiyorum. Kimlerden söz ettiğimi anlamışınızdır. Hizmet ve performansa bakıldığında, bu saygın şahsiyetleri göreceksiniz.
Bizde güzel bir atasözü vardır: ’Meyve veren ağacı taşlarlar.’
Nedense üreten, çalışan insanlar yıpratılmak istenir. Bu da kronik bir hastalığımızdır.
Yıllar öncesinin vahşi batısından trajikomik bir olay: Bir adam darağacına gönderilirken adam, ‘Ama beni yargılanmadınız’ diye bağırınca kalabalıktan bir ses gelir: ’Önce asalım sonra yargılarız.’
Kıssadan hisse..