Ergenlik dönemi 11-21 yaşları arasında dalgalanmaların yoğun görüldüğü zor bir dönemdir. Bu dönem “fırtına-gerginlik” dönemi olarak da bilinir. Ergenlik dönemi hem ergen için hem de ergenin ailesi için zor bir dönemdir.
Bu dönem de ergenler aileyi anlamaz aile de ergenleri anlamaz. Çatışmanın, kaygıların yüksek olduğu bir zamandır. Özellikle son dönemde ergenlik daha da zor bir hal aldı.Çünkü hem aile hem de çocuk için teknoloji çağında yaşıyoruz.
Dolayısıyla da çocuklar da teknoloji ergeni oldular. Önceki kuşakların ergenliği daha farklıydı. Mahalle arkadaşları, daha sağlam değerleri, aileyi sahiplenmeleri daha çoktu. Fakat şimdiki gençler önceki kuşaktan çok ayrılar. Çünkü ergen olduklarının farkındalar; “ben ergenlik çağındayım, beni anlayışla karşılayın” gibi cümleler bile kuruyorlar. Eskiden değil böyle bir cümle ergen olduğumuzun farkında bile değildik.
Ama şurası bir gerçek; herkesin ergenliğinde büyük ya da küçük sıkıntılar olmuştur. Hiç kimse bunu inkâr edemez, sadece o dönem yaşadıklarımızı, kafa karışlığımızı, komşunun bahçesinden çaldıklarımız ya da ilk gönül sızısını çok hatırlamıyoruzdur.
Çocuk yetiştirme konusunda en önemli figür anne olsa da ergenlik döneminde baba çok önemli bir role sahiptir. Çünkü baba, kız-erkek fark etmez hayatımızdaki ilk kahraman, ilk erkektir.
Erkek çocuk babası gibi davranır, onun gibi yürür, konuşur, teşbih sallar hatta sigara içer. Kız çocuk babası evin her şeyidir, hayatındaki ilk erkek ve ilerisi için tek örnektir. Kocasını seçerken babasını kıstas alır. Bundan dolayı babaya ergenlik döneminde çok büyük roller düşüyor; konuşmasından davranışlarına kadar, anneye davranışından arabayı sürüşüne kadar her şeyiyle örnek olmak zorundadır.
Ergenlik çağında anne daha çok çocuk ile baba arasında bir köprüdür. Baba, direk söylenmeyen çoğu şey anne kanalıyla babaya iletilir. Baba çaktırmadan anneye söyler “hanım şu kıza söyle artık biraz daha dikkat etsin” şeklinde. Anne sürekli çatışmayı en aza indiren bir priz durumundadır. Çocuk ve baba arasındaki akımı düzenlenmek zorundadır.
Sonuç olarak; baba hayatın her dönemi olmakla birlikte özellikle ergenlik döneminde çocuğu yalnız bırakmamalıdır. Birlikte vakit geçirmeli, konuşmalı, dertleşmelidir. Aksi durumda çok bu eksikliği başka yerlerde arayacaktır. İstenmeyen davranışlar, yanlış arkadaş grupları ve en kötüsü ömür boyu bu eksiklikle büyüyecektir.
Ergenin davranışlarına dikkat edilmeli, onu takip etmeli, ilişkinizi sağlam tutmalısınız ki en ufak bir sıkıntıda müdahale edebilesiniz. Yanında olduğunu hissetmesi bu açıdan çok önemlidir.
Bu yaşlar çocuklar çok fazla sorgulanmaya, çocuk muamelesi görmeye gelemezler ve hemen tepki gösterirler. Bu yüzden daha arkadaşça yaklaşmalı; ona yardıma hazır olduğunuzu hissettirmeye çalışın. Size anlattığı olayları başına kalkmayın. Ona inanın, eğer inanmazsanız ona inan ilk kişiye daha çok güvenecektir. Hatırlayın biz de o dönemlerde öyle değil miydik? Arkadaşlar her zaman aileden önemliydi, satmazdık hiçbir şekilde.
Kendi gençliğinizden bahsedin; güzel dostluklarınızdan, yaşadıklarınızdan ama nasihat vermeyin. Unutmayın ki hiç kimse biz de dâhil olmak üzere nasihatlerden hoşlanmayız. Bunun yerine kendi yaşadığınız anlatın. Bırakın çocuk alacağını kendisi alır. Şimdi ki çocuklar uzay çağındalar. Her şeyi sizden daha iyi bilmekteler. Bu yüzden siz onlara yolu gösterin bırakın kendi seçimlerini yapsınlar. Sevginizi dile ve davranışa dökün. Mutlaka sizden duysunlar. Ailenin her şeyden değerli olduğunu önce siz davranışlarınızla gösterin. Çünkü hala babalarımızdan öğrendiklerimiz yaşıyoruz. Onların aile düzeni, saygısı, sevgisi bizi bugüne taşıdı.