Her birey kendini fark ettirmek ister, “ben buradayım”, “beni görün” “bana dünyanızda yer ayırın” vb. nice gizli mesajlar… Var olan yaşamda yer bulmak için türlü türlü yolar dener. Söz konusu gençler ve ergenler olunca işin boyutu daha da değişiyor. İç ve dış dünyada derin çatışmaların yaşandığı bir dönemdir gençlik. Bir taraftan kendi duygularını tanımlamaya çalışırken diğer taraftan da dış dünyayı tanımaya, anlamlandırmaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca çatışma kaçınılmaz oluyor.
Gençlik(ergenlik); çocukluğun yavaş ve düzenli gelişiminden sonra hızlı ve düzensiz gelişim dönemidir. “Fırtına ve çatışma” kavramıyla karakterize edilen ergenlik, kaçınılmaz duygusal çatışma ve çelişkiler dönemi olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemde birbirine zıt gibi görünen duygular bir arada yaşanır. Aynı anda hem mutluluk hem de hüzün dönemi olan ergenlik, benzer şekilde grup halinde yaşama ve yalnızlığı, öncelikle başkalarının gereksinimlerini düşünme ve bencilliği içinde taşır. Bir yandan hızlı fiziksel, cinsel ve düşünsel değişimlerin yanı sıra, toplumun ergene yüklediği yeni istekler ergenliğin özünü oluşturur. Toplumun ergenden istekleri yaşanan topluma göre değişim göstermekle birlikte, temel beklenti, olgunlaşması ve bağımsız yaşayabilmesidir. Tam da bu noktada birey çevresiyle, aileyle çatışmaya başlar ve tüm çatışmaların altında tek mesaj vardır o da; “Beni fark edin, artık bende varım” mesajıdır.
Gençlerin verdiği mesaj her zaman olumlu olmayabiliyor; kavga, sigara, argo konuşma, kurallara karşı itaatsizlik, büyükleri yok sayma, ders başarısında düşüş şeklinde olabiliyor. Bazen de olumlu davranışlar olabiliyor; bir müzik aleti çalma, resim vb. sanatsal bir faaliyet ya da derslerde üstün bir performansla başarılı olma gibi. Kısacası sizin dikkatinizi hangi yollarla çekebiliyorlarsa o yöntemi kullanıyorlar.
Çocuklar öncelikle ihtiyaçlarını ağlayarak dile getirirler, büyüdükçe ihtiyaçları değişir. Dolayısıyla kendilerini ifade etme biçimleri de değişir. Artık ağlayarak değil daha farklı yöntemlerle dile getirirler. Sonuç olarak, ergenlik çağındaki gençle inatlaşmak yerine, çözüme odaklı bir iletişim tercih edilmeli ve bir daha geri gelmeyecek bu olağanüstü dönemin en iyi şekilde geçirilmesi hedeflenmelidir. Bundan dolayı gençlerin verdiği mesajı doğru almak, fark etmek gerekir.
Daha fazla vakit geçirmek, bol bol sohbet etmek, önemli konularda fikir danışmak gibi onu önemsediğimizi gösteren davranışlar onları daha mutlu edecektir. Gençlerimizin sadece fiziksel ihtiyaçlarını değil duygusal ihtiyaçlarını da gidermek gerekir. Çünkü çocukluk dönemi bitmiştir ve anne-baba kucağından bir anda hayata atılmıştır. Oysa her gencin hala ilgiye, sevgiye ihtiyacı vardır. Siz göstermesiniz bu ilgiyi göstermezseniz o da bunu dışarıda arayacaktır.
Zor bir dönemdir ergenlik; mutlaka çatışmalar olacaktır. Ergenlik dönemindeki genç, arkadaşlarını daha çok önemseyecek, odasına kapanacak ve daha nice davranışlarda bulunacaktır. Sabırlı ve anlayışlı olmalı, onlara yol göstermeliyiz. Biz onların rehberleri ve dayanaklarıyız. İlk sabrı bizden öğrenecekler, ilk sohbeti, ilk anlayışı bizden görecekler. Asla görmezden gelmeyin. Küçük yaşta bazı sorumlulukları yükleyin. İyiyi kötüyü hem anlatın hem de davranışlarınızda bunu gösterin. Sizden uzakta büyümesinler. Çocuklarınız büyüdüğünde sizinle ilgili anlatacak anıları olsun…