Çalışanın, hizmet edenin, ait olduğu kurum veya kent için elini taşın altına koyan, bir tuğla koymak için canhıraş çalışan her kim ise, onun yoluna taşa döşemek yerine, mayın döşemeyi marifet sayan insanoğlu, kıskançlık, haset ve aşağılık duygusu ile muhatabına veryansın ediyor, sözde ruhunda taşıdığı şehir milliyetçiliğini kalkan olarak kullanıp, ne insanlığa sığar, ne merhamete, ne vicdana.
Aklı ile değil gözüyle hareket etmeyi seven, marifet sayan biz, aklımızı hırslarımızın bir adım önünde taşıyoruz.
Bu ayrık otları, bu çarpık düşünce, bizi nereye götürecek bunu kestirebilmek mümkün değil.
Bu büyük lafı, içinde bin bir mana taşıyan veciz sözü kıymetli kardeşim, delikanlı adam Adem Cevher’in sayfasından arakladım.
*
Yine EXPO… Eleştirmeyelim, teşekkür edelim!
“Komşunun çimlerinin her zaman daha yeşil göründüğü bir dünyada, kendimizi ne kadar kıyaslarsak o kadar mutluluğumuzu azaltabiliriz.
Kahramanmaraş’ımın merkez ilçesi Onikişubat’ı en gözde ilçe hatta dışardan gelenlerin Kahramanmaraş Onikişubat’a mı bağlı dedirten ekibe teşekkür ediyorum.
İnanınki amacınız eleştirmek olduğunda o kadar çok şey bulursunuz ki ama bardağın dolu tarafından bakarsanız kazanan kahraman şehrim olacak buna inanın!”
*
Buraya kadar olan cümleler sevgili Adem Mağralı dostumuza ait.
Hem Başkana, hem dünya projesi EXPO’ya sahip çıkmış.
Eleştirmek kolay, zor olanı sahiplenmek, korumak, değerini bilmek. İşte bunu yapamıyoruz. Sürekli bardağın yarım tarafını görüp, yarım değerlendirme yapıyor, teşekkür edeceğimize, gayretini alkışlayıp teşvik edeceğimize eleştirerek şehrimize zarar verdiğimizin farkında değiliz.
Başkan sayın Hanefi Mahçiçek de herkes gibi fani. Herkes emanetçi. Yine EXPO… Eleştirmeyelim, teşekkür edelim!
*
Komşunun çimlerinin her zaman daha yeşil göründüğü bir dünyada, kendimizi ne kadar kıyaslarsak o kadar mutluluğumuzu azaltabiliriz.
Kahramanmaraş’ımın merkez ilçesi Onikişubat’ı en gözde ilçe, hatta dışardan gelenlerin Kahramanmaraş Onikişubat’a mı bağlı dedirten ekibe teşekkür etmek gerek!
İnanınki amacınız eleştirmek olduğunda o kadar çok şey bulursunuz ki ama bardağın dolu tarafından bakarsanız kazanan kahraman şehrim olacak buna inanın.
Bizler her zaman Gaziantep’i örnek alırız değil mi? Ama nedense Maraşlı hemşerilerimizden daha çok Gaziantepli, Osmaniye’li Adana’lı ve diğer illerden ziyaretçimiz var!
ORKİS’e gidin neredeyse tamamı Gaziantepli, Ilıca’ya gidin, yüzde sekseni Gaziantepli, Başkonuş’a gidin, yüzde yüze yakını komşu ilimizden gelen misafirler.
Fatma Şahin yaparsa, ‘Helal olsun, valla çok güzel işler yapıyor!’ Başkan Mahçiçek yaparsa vur abalıya, ver gazı, eleştir, belden aşağı vur!
Ayıptır, günahtır!
*
Kentin tanıtımı, bölgenin ihya ve inşası için, yaşanabilir bir Maraş için, insanların yaşam kalitesini artırmak için özveriyle çalışan bu ihtiyar delikanlı adam, sayın Hanefi Mahçiçek başkanımın herkes yanında olmalı, desteklemeli.
Bizi biz yapan haslet bu olmalı. Çalışana destek yerine pranga olmak, ne bu şehre, ne de insanlarına bir şey kazandırmaz!
Bizi bize bırakın yeter!
*
Depremden önce, ki dönemin bakanı sayın Mustafa Varank da gelmiş, ‘Altın şehir’ dediğimiz Kuyumcu Kent’in görkemli açılışı yaşanmıştı. Kurdelalar kesilirken gülümsemeler, arkasından site içini gezmeler, tatlılar-dondurmalar gırla giderken, herkeste bir sevinç, bir mutluluk ki, yazmakla, anlatılmakla bitmez.
Lakin… 6 Şubat yüzyılın depreminde Kuyumcu Kent ciddi hasar gördü. İşyerleri birbirinin içine girdi. Kuyumcu esnafı dağıldı, kimisi dağdaki evine, kimisi bağdaki evine taşınırken, kimisi de şehirde dükkanlar tutarak mesleğini idameye çalıştı.
Sonra Köylü Pazarı dediğimiz yerde Arasa Otoparkı’nın kuyumculara tahsisi gündeme geldi. Ve yakında da taşınacaklar, muhtemelen Ekim ayı sonuna kadar.
Ancak… Kuyumcu Kent ihalesi yapıldığında, Bakanlıkça yapılacak güçlendirme tamamlandığında, bu kez esnafı ikinci bir taşınma telaşı, kaygısı saracak. Millet ona da razı.
Garip olan, tuhaf olan, bu süreçte hiç bir milletvekilinin, siyasetçinin yönetimi veya mağdur durumdaki kuyumcu esnafını arayıp da, ‘Yahu kardeşim geçmiş olsun, aç mısınız, tok musunuz, ne haldesiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı?’ diye sormaması, şehre yakışan en büyük günah, ayıp olsa gerek.
Kurdela keserken, poz verirken, gülümserken her şey iyiydi de, deprem sonrası neredeydiniz ey siyasiler, ey bilumum başkanlar!
Çokomel almaya mı gitmiştiniz? Hani önce esnaf ayağa kalkacaktı, hani esnafın yanındaydınız, hani gün birlik ve beraberlik günü idi?
Kınadılar, ayıpladılar sizi. Yârin, mahalli seçim üzeri hangi yüzle oy için kapılarına geleceksiniz, merak ediyoruz!
*
Ve…
Ve yazının başlığını bir daha okuyun, bir kere daha göz atın ve biraz kendinize gelin!