Çalışmak kutsaldır. Çalışmak ekmek demek, su demek. Bir yıl çalışıp alın teri döken insanın da ailesi ile en azından bir hafta tatil yapması en doğal hakkıdır.
Tatil... Kimisine göre ormanlık, yemyeşil kırlar, akarsular. Doğa ile başbaşa olmak kendini dinlemek. Kimisine göre deniz, kum güneş üçlüsünün muhteşem birlikteliği. Herkesin ruh hali gibi tatil anlayışı da farklı.
Tatil yalnızca biz büyüklerin, çalışanların hakkı değil. Bir yıl boyunca okula giden, test, sınav, okul, ders kitap ile geçen öğrencilerimizin yani evlatlarımızın da hakkı. Teknolojinin oldukça geliştiği, şehir hayatının trafik, koşuşturmaca ve telaş ile geçtiği ömrömözde tatil artık lüks değil bir ihtiyaç. Dinlenmek, zihnen boşalmak ve bizi bekleyen iş yaşamımıza daha zinde dönmek için, daha verimli olabilmek için tatil bir ihtiyaç.
Tatil denince aklımıza ilk gelen şehirlerden birisi Antalya. Ülkemizin ve dünyanın sayılı turizm şehirlerinden bir tanesi. İncecik kumları, uzayıp giden sahil şeridi, birbirinden güzel turizm tesisleri. Antalya. Bizim Antalya...
Peki bu bizim Antalya’da işçimiz , memurumuz, esnafımız gidip senede bir hafta tatil yapabiliyor mu? O gözde dört yada beş yıldızlı otellerinde konaklaya biliyormu? Dünyanın dört bir yanından insanlar gelip mu muhteşem sahilleri, kumsalları mesken tutarken, otellerin keyfini çıkarırken biz, bizim Antalya’nın neden keyfini süremiyoruz?
Ama durun haksızlık etmeyelim. Geçen yıl pekala çıkardık. Hani Rus uçağının düşürülmesi neticesi patlak veren Türkiye-Rusya geriliminden sonra. Rus turistler ayağını kesince. Dolayısı ile turizmimiz büyük bir kriz içine girince.
Ne güzeldi geçen yıl. Turizm işletmeleri yerli turiste bel bağlamıştı. Türk turistleri çiçeklerle karşılamışlar, kampanyalar , fiyat indirimleri ile hepimizi oraya çekmişlerdi.
Bu yıl mı, maalesef bu yıl Ruslar geri döndü. Geçen yıl ortalama 2500 lira ile bir hafta tatil yapılan tesisler, bu yıl yerli turistlere 5000 gibi bir ücret tarifesi uyguluyor. Ha bu arada, çocuklarınız 12 yaş üstü ise vay halinize.
Anlaşılan o ki, biz çalışanlar, “bizim” Antalya’da senede beş gün tatil yapabilmemiz için yeni bir turizm krizine ihtiyacımız var.
Yok umutsuz olmaya gerek yok. Kim bilir bakarsın yeni bir Türkiye-Rusya gerilimi çıkar, belki bir uçaklarını daha düşürürüz. Rus turistler ayaklarını keser.
Böylece bizim Antalya yeniden bize kalır.