Üzülsek mi sevinsek mi sezaryen doğumda ,dünya dördüncüsü ve Avrupa birincisi olduğumuz bir derece var...
Ülkemizde sezaryen doğum 30 yıl içinde yüzde 5’ten yüzde 53’e yükselmiş.
Annelerin yönlendirildiği sezaryen doğumun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini duyunca bu rekorun aslında bizi mutlu etmemesi gerekiyor.
Bir araştırma yaptığımda resmen içim karardı.
Sezaryenli çocuklar doğum sürecinde vücutlarında faydalı bakteri kolonilerinin bulunmaması nedeniyle daha fazla kronik hastalığa tutuluyor.
Astım hastalığı, çocukluk romatizması, bağırsak hastalıkları ilk başta gelenler...
Çünkü sezaryenle doğumda bebek anneden faydalı bağırsak bakterilerini alamıyor.
Otizm hastalığı da büyük çoğunlukla sezaryenlilerde görülen bir hastalık. Sezaryen doğumlarla ilişkilendirilen hastalıklardan biri de 'Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ...'
Bir detay daha; sezaryen doğumla hayata gelenler, ömürleri boyunca daha fazla ilaç kullanıyor .
Anneler için de sezaryen doğumun ömürlük negatif etkileri bulunuyor. Sezaryen dikişleri aradan yıllar geçse de tam olarak iyileşmiyor.
Normal doğum yapan anne bir gün sonrasında büyük ölçüde günlük hayatına dönebiliyorken sezaryen doğum yapan anneler bir aylık zaman dilimine kadar adeta yatalak oluyor.
Sezaryen doğumlar neden arttı? Özel hastane sayısının artışının bunu tetiklediğini düşünüyorum. Ülkemizde özel hastanelerde sezaryen doğum oranı yüzde 40’ın üzerinde iken kamu hastanelerinde bu oran sadece yüzde 16...
Özel hastane yönetimi ve uzman hekimlerin, daha cazibeli bu yöntemi tercih etmeden önce iki kere düşünmelerini tavsiye ederim. Kararlarının ne kadar etik olduğunun adresi önce kendi vicdanları olmalı....
Önce insan ve sağlıklı bir gelecek diyorsak bu yanlışa artık dur demenin zamanının geldiğini düşünüyorum.
Öncelik toplumun bilinçlendirilmesi;anne adaylarının aydınlatılması...
Ve etkin yaptırımların bir an önce gerçekleşmesi...