eAşık Mahzuni Şerif’in güzel bir türküsü vardır: Yiğitler...
Ne zaman bu türküyü dinlesem aklıma bizim yiğitler;’Mehmetçik’ gelir.
Hele şiirin ilk iki dizesi nasıl da anlatır, koca yürekli büyük adamları.... ’Doğudan batıya bir ses yükselir. Yiğitler yiğitler bizim yiğitler’.
Hem yurt içinde hem yurt dışında destan yazan bizim yiğitler... Geçmişte de böyleydi şimdi de böyle...
Asker millet... Bu tanımlama Akademisyen –Yazar İlber Ortaylı’ya ait...’ Her milletin kendine göre vasıfları bulunduğunu, Türklerin de birinci vasfının asker millet olduğunu’ çeşitli konuşmalarında dile getirir. Gerçekten de Türk Ordusu tarih boyunca hep “Milletin Ordusu” olmuştur.
Ve ‘Bizim yiğitlerden’ güzel bir hikaye...
Geleceğini biliyordum…
Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar.
Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti,
-Delirdin mi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük bir ihtimalle ölmüştür.
Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşuna kendi hayatını tehlikeye atma.
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini siperden dışarıya attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı.
Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşını kurtaramamıştı. Siperdeki diğer arkadaşı;
-Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
-Değdi, dedi, gözleri dolarak, -değdi…
-Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?
-Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim içim.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum… Geleceğini biliyordum…