Rahmetli Kayahan ın ‘’bizimkisi bir aşk hikayesi’’ isimli  şarkısı vardır, hala severek dinlerim, romantik ezgiler romantik ruhuma hep  iyi gelmiştir.  Hikayeler yaşanmışlıkların kanıtıdır. Bizimkisi  bir aşk hikayesi değil, bizimkisi bir yoksulluk hikayesi. Ne ara birden bire yoksullaştık anlamadık. Zaten çok refah içinde yüzmüyordu vatandaş  ama bir ev bir araba alacak kadar çırpınabiliyordu. Kredi ödeyerek de yaşayabiliyordu yani, artık kredi ile ne ev ne araba  alınamıyor malum. Emekli olana kadar bu iki varlığa ancak sahip olan kral ilan ediliyordu. Başka bir ülkede değilse de bir deniz kenarında, uyguna bir motelde birkaç gün tatil yapabiliyordu  . Eşine bir gül alabiliyordu, özel günlerde birlikte dışarıda yemek yiyebiliyordu. Şu an evde ne pişirelim diye düşünüyor, pazar mı ucuz , market mi diye hesap yapıyor. İnsanca yaşamak kalkınmanın en büyük koşuludur bence. Sanatla uğraşmak para, kültürel gezi para, kitap okumak para, tiyatro, sinema , konser, kültür aktiviteler para… Bu insanlardan kendini geliştirmesi, kültürlü vatandaş olması beklenemez. Sonra demeyin, ya hu biz neden gelişemiyoruz… Gelişemeyiz , en büyük ilgimiz domates nerede daha ucuz, hazır konserve mevsimi de geldi. Düşüncelerimiz ve ilgimiz şu aralar yaşamak ve yaşamsal faaliyetlerimizi asgari  yerine getirmekle meşgul. Ölmeden nasıl ayakta kalırız modundayız. Gezeyim, kültürleneyim, motive olayım, tatil yapayım değil , ayın sonunu nasıl getireyim düşüncesi beynini yiyip bitiriyor vatandaşın.

           Bizim yoksulluk hikayesi  21 Aralık 2021 de dolar 18 tl yi gördüğünde başlamadı. Öyle zannedenler olsa da işin aslı o değil, zaten pandemi bahanesiyle hızlı bir şekilde zamlar gelmeye başlamıştı. Ardından Ukrayna savaşı, doların yükselmesi derken, geldiğimiz noktada sıkacak ne kemer kaldı ne kapatacak vana. Avrupa vanaları kapatıyormuş , doğrudur. Orada yaşayan  vatandaşlara sorduğumda onlar da doğruluyor, vanalar hızla kapanıyor, bakalım kış nasıl geçecek diye. Bu arada onlarda sistem tabiki bizden çok farklı. Devlet ihtiyaç sahibi  vatandaşa çocuk başı ciddi yardım yapıyor, okulların açılması kara kara düşündürmüyor. Kırtasiye gideri ne olacak , okul masrafının altından nasıl kalkacağız gibi  dertleri  de yok. Nasılsa okul masraflarını da devlet karşılıyor velhasıl vanaların kapatılması onlara çok da koymaz. Hele Eurolarını alıp bizim ülkemize geldiler, beş yıldızlı otellerde tatillerini de yaptılar, moral motivasyonları da tam olarak döndüler ülkelerine. Onlar tatildeyken devlet gereken tedbirleri de aldı, ne gam ne kasavet yola devam . Biz petrol zammı, yol masrafı , otel fiyatları falan filan derken tatilin hayalini bile kuramadık. Tatil zengin işi durumuna da geldi zaten, hayal kurmak fakirin işi. Kriz Avrupa da da var diye söyleniyor ya, işte malum vatandaşı pek zorlamıyor oradaki kriz. Büyükler ilgileniyor, krizden vatandaş nasıl daha az etkilenir diye oturup kafa yoruyor. Bu arada maaşa yapılan zamlar da eridi geçen gece, doğalgaza  ve  elektriğe yapılan zamlar sabah kalktığımızda ekmeğe , gıdaya  konan zincirleme yüksek  fiyatlar derken  gene sırt üstü düştük. Piyasaya gelen bu zamları önlemek için bir kriz masası lazım artık. Dolar yükseldiğinde zamlar koşarak geliyor ama düşünce inmiyor, bu neden. Her şeyin dolara bağlanması bahanenin en güzeli oldu. Bunu fırsat bilerek serbest piyasa fırsatını değerlendiren sahtekarlar da zam yapmayı alışkanlık haline getirdi. Koperatif marketlere hiç gittiniz mi , ben açılır açılmaz kontrol etmek amaçlı gittiğimde diğer marketlerden bir tık daha pahalı olduğunu görmüştüm ve bir daha da gitmedim. Bu da havada patladı yani. Gidenlere soruyorum , nasıl ucuzladı mı diye, gülüp geçiyorlar . Bir iki kalemde yapılan indirim vatandaşın yüreğini soğutmadı. 

            Evet dış politikada iyi olabiliriz, it dalaşı yapan Yunanistan a  İzmir i unutma diyebiliriz. Bu çok gurur verici. Ben şahsıma mutlu oldum bu cevaptan. En azından artık çapsız Nato ya da verecek bir cevabımız mümkün. Bir Ukrayna savaşında abilik yapmak da onur verici. Ama vatandaş aç, gittikçe aç kalacak. Orta direk diye bir şey kalmadı, zengin daha da zengin, altı açlık sınırında.

          Bu açlık sınırında yaşayan çoğunluk neden korkuyor sanıyorsunuz, eyvah biz nasıl geçineceğiz derken, bir savaş çıkarsa o zaman ne olacak halimiz düşüncesinde. İnsanlar yoksulluktan öleceğime savaşarak mı öleyim desin , ne dersiniz. Kafalar karışık bir o kadar da bitmiş durumda.  Bu arada faturalar çok fena , maaşa yapılan zamların üzerine çıktı. Artık ekonomik olarak nasıl düzeliriz noktasına gelmek lazım, ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Medyada sanal gündemlerle oyalanmaktan yoruldu bu millet, sadede gelelim. Aç kalacağız…Şu an ne Yunanistan la uğraşacak , ne Ukrayna ya yoldaş olacak zamanımız yok, ekonomik kurtuluş savaşımızı vermeliyiz .

 Gençler parasızlıktan romantizmi de yitirdik diyor ama ben şuraya bir romantik şiirimi bırakayım , güzel okumalar.Hoşça kalın dostça kalın

             BAK YİNE SÖYLEYEMEDİM

Kaç mektup yazdım sana bilmiyorum

Sobada yaktıklarım, yazıp sildiklerim hariç

Başlık koymadım hiçbirine

Nasıl hitap edeceğimi bilmediğimden değil

Muhatap bir cümle bulamadığımdan

Ne yazdığımın önemi yok ki

Sen, yazamadıklarıma bak

Anlatamadıklarıma , susup yuttuklarıma bak

Ay ışığının şahit olduğu sanrılarıma

Uykusuz gecelerin sabahına bak

Son mektupta anlatmıştım ya

Bak şimdi  lal oldu yine dilim

Harfler karıştı, kelimeler birbirine dolaştı

Yeni yetme toy bir kalbin atışlarına karıştı

Yitiverdi sana söyleyeceklerim

Oysa şiir de yazacaktım en afillisinden

Gözlerinin ardındaki derinlikten bahsedecek

Haddi aşıp ,elim ayağıma dolaşacaktı

Olmadı bak yine, söyleyemedim

Edepsizlik edip, seni ne çok sevdiğimi