Kendimi birden bire Cuma Selamlığında hissettim. Bir koruma müdürü ile dört gün mesai yaptım. Sayın Cumhurbaşkanımızın Abdulhamidhan’da Cuma namazı kılacağı belli olunca o fedakâr insanların nasıl da bir sanatkar titizliğiyle günlerce en ince ayrıntıya kadar emek verdiklerine şahit oldum. Ve nihayet beklenen gün geldi ve Sayın Cumhurbaşkanımız Cuma namazına gelecekti. Müthiş bir soğuk vardı geceden. Gencecik toplum polislerinin, özel güvenlik elemanlarının büyük bir heyecanla vazifelerini yerine getirdiklerine şahit oluyorduk. Bekçi kulübesinde demlediğimiz çay ile bir nebze içlerini ısıtmak istediğimiz vatan evlatları nazikçe teklifimize teşekkür ediyor ve koşuşturuyorlardı. Nihayet Cumhurbaşkanımız vakur ve mütevazı adımlarla kapıda göründü. Birden kendimi Yavuz Sultan Selim Han’ın Cuma Selamlığında görev almış bir hizmetçi gibi hissettim. Gözyaşlarıyla dua ediyordum. “Allahümmehfazna Ya Feyyaz” Ey kullarını muhafaza eden Rabbim, bizi hıfz-ı emanına al diye dua ediyordum. Çünkü dünyanın haset ve düşmanlık beslediği bir büyük lider, işte dokunabileceğimiz bir uzaklıkta yanı başımızdaydı. Koruma ekibinin neden gözlük kullandıklarını orda anladım. Meğer gözlerine yansıyan başarısız olma ihtimalinin telaşını kimse görmesin diye gözlük takarlarmış. Hepsi çok dikkatli, nazik, uyanık ve tetikte idiler.
Ben de hasbel kader Abdulhamidhan gibi bir Salatin Caminin hizmetkârı olarak Cumhurbaşkanımızı misafir etmenin heyecanını iliklerime kadar yaşıyordum.
Günümüzde her vilayete Abdulhamidhan Camii gibi bir salatin caminin ne kadar elzem olduğu böylelikle ortaya çıkıyordu. Çünkü hem cemaat kesafeti, hem alan genişliği, hem güvenlik tedbirleri açısından, hem de misafir ettiğimiz büyük liderlerin hak ettikleri mükemmeliyet için salatin camileri çok önemli.
Osmanlı’da padişahlarımızın müminlerin bayram günlerinde, onların arasında olarak ihtiyaç sahiplerinin kendilerine ulaşabilmelerini temin için Yavuz Sultan Selim Han döneminde merasime dönüştürülen bu ziyaretler Osmanlı’nın yıkılışına kadar devam etti.
Cumhuriyet döneminin ilk yüz yılı cumasız, halktan uzak ve soğuk duvarlar arkasında geçirildikten sonra şimdi artık Cumhurbaşkanımız Cuma Selamlığı geleneğini yeniden hayata geçirdi elhamdülillah. Tıpkı II. Abdulhamidhan gibi her an tuzaklanan suikast tertiplerine rağmen halkının yanında olmayı tercih eden Cumhurbaşkanımız Cumaya gelirken de giderken de pek mütevazı bir tavır içindeydi. Herkese ilgi gösterdi, her elini uzatanı gönülledi.
Cami bahçesine toplanan Kız İmam-Hatip öğrencilerinin davetine icabetle yanlarına gitti, onlara moral verdi, “Siz bizim umudumuzsunuz, bir olun, diri olun, iri olun” dedi, şefkat doluydu. Gözyaşlarıyla Cumhurbaşkanlarına sevgilerini izhar eden o edepli öğrencilerimizi yürekten kutluyorum.
Bir salatin camine yakışan büyüklükte bir son cemaat avlumuz olmasaydı binlerce yavrumuz belki de hayatlarının buluşmasını gerçekleştiremeyecekti. Cumhurbaşkanımız bir yandan hediyeler dağıtıyor, dert dinliyor, bazen merakla bazen gülümseyerek halkına kulak veriyordu.
Sıradan bir hanımefendinin “Çayımız Hazır Ede” diye davetine icabet ederek 20 dakikasını ayıran Büyük Lider Cumhurbaşkanımız gerçekten halkı tarafından neden sevildiğini anlatır gibiydi davranışlarıyla.
Cumhurbaşkanımız Abdulhamidhan Camimizi gerçekten çok seviyor. Büyükşehir Belediyemizin yaptırıp hediye ettiği LED aydınlatmamızın, gece görüntülerinden oluşan bir albümü kendilerine takdim ettim, çok etkilendiler. “Bunu Çamlıca’nın mimarı Hacı Mehmet Güner’e de gösterdin mi?” dediler, ben de “Evet efendim” dedim. Bu albümü hazırlayan Belediyemizin fotoğrafçısı Sertaç AKKUŞ’a çok teşekkür ederim.
Bu görüşmemizde hepimizi sevindirecek bir gelişme oldu. Daha önceki ziyaretlerinde, cami çevresinin istimlaki konusundaki talimatlarını yerine getiremediğimizi, kaynak sıkıntımız olduğunu, camimizin tek eksiğinin bu istimlakler olduğunu anlattım. Bana Sayın Başbakan Yardımcımız Veysi KAYNAK Bey’i göstererek “Kaynak yanı başında duruyor hocam” dediler. Ben de “Elhak doğrudur. En kıymetli kaynağımız Sayın Veysi KAYNAK Bakanımızdır.” dedim.
Sayın Belediye Başkanımız Fatih ERKOÇ Bey “Efendim, pazartesi günü zaten biz istimlaki konuşmak üzere randevulaşmıştık” diye istimlakin gerekliliğine işaret etti.
Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Valimize dönerek Abdulhamidhan Camii’nin çevresindeki binaların istimlak edilmesi talimatını bizzat verdiler. Ömrünün 25 yılını Abdulhamidhan Camii’ne adayan bu kardeşiniz bundan sonra ölsem de gam yemem, gözüm açık gitmez. Bugüne kadar şehrimizi ziyaret eden bütün sayın bakanlarıma bıkmadan usanmadan anlatmaya çalıştığım bu salatin camimizin çevresinin istimlak edilmesi meselesini, bu ümmetin EMİN’i, halkının gönlünde taht kuran Cumhurbaşkanımıza bir Cuma Selamlığında anlatabilmiş ve somut bir sonuç alabilmiştim.
Şimdi bu işin takibi, benimle beraber bu şehirde yaşayan Abdulhamidhan Camii’ne gönül veren siz şerefli Kahramanmaraşlı kardeşlerimin omuzlarında bir sorumluluk olarak duruyor. Sevenlerimizin yürekleri yağ bağlasın. Tetikçiler, haset illetine tutulmuş fesatçılar çatlasınlar inşallah.
Son bir dileğimi sizlerle paylaşmalıyım. Allah bize büyük liderleri ayağımıza göndererek taltifte bulunuyor ama biz misafir ağırlamayı biliyor muyuz, bu tartışılır. Sayın Cumhurbaşkanımız camimize geldiğinde sükûnetle oturan cami cemaatimiz, misafir camiden çıkarken adeta canavarlaşarak Cumhurbaşkanımızın üzerine saldırdılar. Bunun adı asla sevgi seli değil. Bunun adı saygısızlık, terbiyesizliktir. Eğer korumaların akıllı tedbirleri olmasaydı bu sevgi seli (!) neredeyse Cumhurbaşkanımızın yaralanmasına sebep olacaktı. Neyse ki korumalar çok deneyimli. Adeta çelikten bir duvar gibi Cumhurbaşkanımızı canları pahasına bu taşkın insanlardan koruyabildiler.
Hem cami adabına, hem Cumhurbaşkanımıza saygıya, hem Maraşlının asaletine yakışmayan bu hareketi kınıyorum. Bir de büyük bir nezaketle birlik ve beraberlik vurgusu yaptığı vaazının sonunda tüm Kahramanmaraş halkı adına “Sayın Cumhurbaşkanımız camimize hoş geldiniz” diye nazikçe ev sahipliğini yerine getiren İl Müftümüz Celal SÜRGEÇ Hocamı siyaset yapmakla suçlayan o kimliği belirsiz saygısız adamı da kınıyorum.
Bir memleketin Cumhurbaşkanına hoş geldiniz demek Anadolu insanının engin misafirperverliğinin ve edebinin göstergesidir. Asla siyaset falan da olmaz.
Allah, büyük devlet adamlarımızı SALATİN Camilerinde ağırlamak şerefinden bizi mahrum etmesin.
Kalın sağlıcakla.