Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!’ dediği günden bu yana, zaman zaman vücudumuzda oluşan rahatsızlıklardan dolayı hastahanelere gittiğimiz olmuştur, olacaktır.
Hayat bu, yarın nelerin getirebileceğini tahmin etmek çok güç!
*
Nasıl ki, devlet okullarındaki eğitim-öğretim kalitesinin düşmesi, öğrencilerin yeterli eğitimi alamadıkları, öğretmenlerin de artık heyecanlarını kaybettikleri ileri sürülerek, bir dönemler dershaneler patladı ülkede, bu şehirde.
Zaruretten denildi, ihtiyaçtan denildi. Dershanelerin de çoğu FETÖ denen hain örgüte hizmet ettikleri belirlenince, isimleri değişse de, yine eğitimin olmazsa olmazı rolüyle, ‘kurs merkezi’ adı altında hizmetlerini sürdürüyorlar.
Lakin şu pandemi sürecinde, onlar da devlet okulları gibi, özel okullar dâhil, eğitim yerle bir.
*
Konumuz özel hastaneler… Artık hane kelimesi eczacılardan, kâr’lı alanlardan, okullardan, kahvelerden arındırıldığı için, biz de modaya uyup hane kelimesini kaldırıyoruz, mecburen, mecburiyetten.
Tüm dünya, Türkiye, lanet olası bir virüsle uğraşıyor. Hayatımızı alt üst eyledi şerefsiz. Yaşam tarzımız ve alışkanlıklarımız değişti, kimisi işinden oldu, kimisi ekmeğinden, kimisi sağlık sorunlarından.
İşte bu hastalık neticesi, iddia edildiği üzere, ki ben hiç inanmıyorum, kabul de etmiyorum, devlet hastanelerindeki hizmet yetersizliği ve kalitesizliği, doktor, ebe, hemşire yetersizliği de bahane edilerek, özel hastanelerin önü açıldı ve ülkede, bu şehirde pıtırak gibi özel hastaneler açıldı.
Hele hele pandemi yüzünden sağlık harcamaları da hızla artınca, özel hastanelere olan ilgi daha da arttı.
*
Kazanç getirmeyen hiçbir işe kimse soyunmaz. Maksat utmak, maksat kazanmak. Durup dururken, iş olsun, keyif çatayım diye parasını sokağa dökmez, yatırıma yönelmez, hele hele özel hastane açmaz!
Bu kazancın farkına varan birçok yatırımcı, çalışma ve meslek alanı dışında olsa da, bu sektöre yatırım yapmaya başladı.
Öğretmenden müteahhit, kasaptan fabrikacı olduğu gibi…
Hal böyle olunca, son senelerde özel hastane sayılarında patlama yaşandı. 2001 yılında Sağlık Bakanlığına ait hastane sayısı 751 iken, özel hastane sayısı sadece 239 idi. Oysa şimdi, aradan geçen 20 sene içinde, özele hastane sayısı 600’ü geçerken, ilave 144 yeni hastane ile devlet hastane sayısı 895’e çıktı.
Yani son 20 yıl içinde, özel hastane sayısında yüzde 300’e yakın oranda artış olmuş. Devlet hastane sayısı ise çok düşük düzeyde kalmış.
*
Mecbur kalmadıkça, belki de zaman yetmezliğinden olsa gerek, kolay kola özel hastanelere gitmem. Devlet hastanelerini (şehir veya tıp fakülteleri) tercih ederim. Özel hastaneye gidiyorsun, başın ağrısa, yazacağı bir vermidon, tutup sayısı bellisiz tahlillerden geçiriyorlar sizi. Maksat faturayı şişirmek, vatandaşı daha çok soymak, kazıklamak!
Dedim ya, amaç daha çok kazanmak, daha çok utmak. Vatandaşın cebi, ödeme imkânı onları çok da ilgilendirmiyor. Geldiler ya, yapın bütün tahlilleri, şişirin faturaları…
Vermidon yeter desen, ‘Benden iyi mi bileceksin, doktor sen misin, ben miyim?’ diye bir de fırça yiyeceğinden, istemeyerek de olsa sesini çıkartmıyorsun, çıkartamıyorsun.
Dedik ama devlet hastanelerinde çalışan sağlıkçıların da vatandaşa çok iyi muamele ettiklerini, hitapta bulunduklarını söyleyemem.
İstisnalar tabi ki var. Onları tenzih ediyorum.
Yurdumun, şehrimin dört bir yanına kontrolsüzce açılan bu özel hastanelerin özellikle şehir merkezinde olmaları, trafiği ve insan yaşamını felç ettikleri biline biline, insanlar mecburen zaman ve mesafeyi de dikkate alarak devlet hastaneleri yerine özel hastanelere koşturuyorlar.
Bitti mi, tabi ki hayır. Devam edeceğiz!
*
Derken, akşam oldu erken, son günlerde Büyükşehir Belediyesindeki işçilerin greve gidecekleri, sendika ile belediye yetkililerin anlaşamadığı, bu yüzden çalışanların greve meylettikleri haberleri çıkıyor basında. MANŞET GAZETESİ bunu gündemine, manşetine taşımıştı.
Başkan sayın Hayrettin Güngör, bu meseleye ilişkin çıkıp bir açıklama yapmalı, kamuoyunu bilgilendirmelidir.