Sevgili okurlar; bazı özel sebepler yüzünden köşe yazılarıma 1 hafta ara vermek zorunda kalmıştım. Sizi bir hafta bu yazılardan mahrum bıraktığım için hakkınızı helal edin. Önceki yazımda; yeni yazı dizisine başladığımı, bu dizi ile her hafta bir "suç" hakkında yazacağımı söylemiş ve hakaret suçu ile başlamıştım. Bu hafta ise "dolandırıcılık suçu" hakkında yazacağım. Önce Kanun ve yargı makamları tarafından "dolandırıcılık"ın nasıl tanımlandığına bakalım. TCK madde 157: "Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." Bir eylemin dolandırıcılık olması için evvela hileli bir davranış olması gerekir. Hile; "nitelikli yalan" olarak tanımlanabilir. Bu hilenin, karşı tarafı aldatabilir nitelikte olması ve aldatması gerekir.
Nitelikli yalan olmayan, aldatabilir nitelikte olmayan bir davranış neticesinde mağdur; kendi eksikliği nedeni ile aldatılmışsa, Kanun ; kendi düşen ağlamaz, diyerek eylemi dolandırıcılık olarak kabul etmemektedir. Peki bir davranışın basit bir yalan mı nitelikli yalan mı olduğunu nasıl anlayacağız? Nitelikli yalan, kişinin söylediği yalana karşı tarafın inanması için çaba içerisine girmesi, rol yapması, onu aldatmak için ekstra bir çaba sarf etmesi olarak tarif edilebilir.
Örneğin; İnternette gerçek Iphone bedelinden 10 kat daha düşük fiyata Iphone gördük. Ortalama bir insan; İphone'nin değerinin bu olmadığını, internetteki telefonun çok fahiş düşük fiyatta satıldığını bilir ve tabiri caizse ortada bir bit yeniği olduğunu anlar. İşte siz buna rağmen; bu 10 kat düşük fiyata satılan Iphone(!)'u satın alırsanız, aldatabilir nitelikte olmayan bir yalana inanmış olursunuz ve dolandırılmış sayılmazsınız. Ama satıcı; internete koyduğu Iphone'un az kullanılmış olduğunu, telefonun kenarlarında düşmeden kaynaklı ufak darbeler olduğunu bu sebeple yarı fiyatına satacağını söylese ve siz de buna güvenerek o telefonu satın alsanız, parasını gönderseniz ve size, başkasından çalınmış Iphone'u gönderse; siz burada dolandırılmış olursunuz.
Suçun oluşması için hileli davranışın mağdurun veya bir başkasının zararına olması ve failin kendisine yarar sağlaması gerekir. Bu yarar; para olabilir, bir malı almak olabilir veya bir eşyayı kullanmak suretiyle yararlanmak olabilir.
Dolandırıcılık suçu şikayete bağlı değildir ancak savcının öğrenebilmesi için ihbar etmeniz gerekir. Şikayete bağlı olmadığı için hakaret suçundaki 6 aylık şikayet süresi dolandırıcılık suçunda geçerli değildir. 6 ay geçse de şikayette bulunabilirsiniz. Fakat 8 yıllık zamanaşımını da göz ardı etmemek gerekir. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi hem hapis cezası ile cezalandırılır hem de adli para cezası verilir. Tabikii yargılama safhasında mağdurun zararını giderirse etkin pişmanlıktan yararlanabilir.
Dolandırıcılıktan bahsetmişken bir hususa değinmek istiyorum. Savcılık; birçok dolandırıcılık şikayetini, "hukuki uyuşmazlık" olduğu gerekçesi ile reddetmektedir. Her dolandırıcılık fiili aynı zamanda hukuki ihtilaf olur. Zira sizin iradeniz yanıltılarak, hile ile aldatılarak bir şeyi vermeniz; bir şeyi yapmanız sağlanmıştır ve bir zarar meydana gelmiştir. Sizin bu zararınızı giderebilmeniz için hukuk mahkemelerinize başvurmanız gerekir. Ancak sizin zararınızı giderebilmeniz için hukuk mahkemesine başvurmanızın gerekmesi, eylemi dolandırıcılık olmaktan çıkarmaz. Hileli bir davranış hem suç teşkil eder hem de aynı zamanda hukuki bir uyuşmazlık teşkil eder. Burada önemli olan hileli davranışla aldatılmış olup olmadığınız ve bu davranışla sizin bir zarara uğrayıp failin de bir yarar sağlamış olup olmadığıdır.
Dolandırıcılık suçu; çoğu zaman hırsızlık suçu ile veya güveni kötüye kullanma suçu ile karıştırılabilmektedir. Bir davranışın hırsızlık olması için, sizin iradeniz dışında malınızın alınması gerekir. Ancak dolandırıcılıkta sizin iradeniz vardır, kendi rızanızla malı teslim edersiniz fakat bu iradeniz karşı tarafın hileli davranışıyla aldatılmanız sonucunda ortaya çıkmıştır. Güveni kötüye kullanma suçu ise; bir kişiye, kullanmak için, saklamak için veyahut tamir etmek için bıraktığınız malın; sizin bırakma amacınız dışında kullanılması ile oluşur. Örneğin tamir etmesi için telefonunuzu telefoncuya verdiniz. Telefoncu telefonunuzu başkasına satarsa burada hırsızlık veya dolandırıcılık suçu değil güveni kötüye kullanma suçu oluşur.
Kanun koyucu; dolandırıcılık suçunun cezasını, hırsızlık suçunun cezasından fazla olacak şekilde düzenleyerek bize bir mesaj vermek istiyor. Bir kişiyi aldatarak malını almak, onun rızası olmadan malını almaktan daha büyük bir suçtur ve daha kötü bir eylemdir. Kanun koyucu dürüstlüğün önemini bu şekilde vurgulamıştır. Dürüstlükle kalın...