Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un davetlisi olarak Birinci Dünya Savaşı'nı sonlandıran Ateşkes Anlaşması'nın 100. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenecek etkinliklere ülkemizi temsilen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da gitti.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından devlet, hükümet ve uluslararası kuruluş başkanları ile eşleri onuruna verilen akşam yemeğinde bir süre sohbet etti.
Güzel bir portreydi aslında. Dünyanın patronu, ekonominin süper gücü, askeri anlamda dünyanın en büyük ve güçlü ordusunun sahibi Amerika Birleşik Devletleri başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan aynı masada, koyu bir sohbet halinde, aynı karede objektiflere poz veriyorlardı.
Tarihi anlamda çok da uzak olmayan bir zaman diliminde, ülkemiz başbakanının Amerika Birleşik Devleti Başkanı karşısındaki o süklüm büklüm hallerini düşününce gururlanmamak elde değil. Cumhurbaşkanımız her ortamda, her platformda kendini belli ediyor, ağırlığını hissettiriyor.
Ülkemizin izlemiş olduğu kararlı ve tutarlı dış politika neticesinde, özellikle Ortadoğu ve Arap yarımadasında artık Türkiyesiz bir adım atılması mümkün gözükmüyor. İster mevcut iktidarı destekleyin, ister desteklemeyin, ister Recep Tayyip Erdoğan’ı sevin, ister sevmeyin, bu onun artık bir dünya lideri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Tabi bu arada, uluslararası siyaset, siyaset bilimi, çıkar ilişkileri ne dersiniz deyin, benzeri portreleri görünce aklımızda deli sorular oluşmuyor değil.
Hani bu Trump, bu Amerika, çok değil iki ay önce ülkemize ekonomik savaş açan, ülkemizin iki ayda yüzde 30 fakirleşmesine sebep olan, 3,75 seviyelerindeki doların 7 liraya dayanmasına sebep olan Trump değil miydi? Onun yüzünden ceplerimizdeki paralarımızın üçte biri gitmedi mi? Hep beraber Eyy Amerika! Diye bağırmadık mı?
Hani bu Merkel, bakanlarımızı ülkesine almayan, cumhurbaşkanımızın orda konuşma yapmasına bile izin vermeyen Almanya’nın Merkel’i değil miydi?
Birazcık daha geriye gidersek, 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünün perde arkasında Amerika olduğu, Fetö elebaşısının halen Amerika’da krallar gibi yaşadığı, pek çok darbe yandaşının, failinin halen Almanya’da yaşadığı, Almanya himayesinde olduğu hasır altına mı süpürüldü?
Yok yok… Ya biz biraz kinciyiz, yada siyaset apayrı bir satranç tahtası… Siyasi değil, halk olduğumuz için, bizim öfkemiz, kızgınlığımız, kırgınlığımız Brunson ile bitmiyor. Biz hala dimdik haykırıyoruz;
Eyy Amerika!