Her dönem adam olabilmek…
“Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri bir geri adımlar atmayacaksın, her dönemin adamı değil, her dönem adam olacaksın.” İmza; Rauf Denktaş.
O büyük devlet adamını kaybedeli 9 sene olmuş. Mekanı cennet olsun!
Dediklerine katılmamak mümkün mü? Ancak günümüzde herkes birbirinin adamı. her siyasi parti kendi zenginini, kendi adamını yaratıyor, parlatıyor, zengin ediyor.
Olan karın tokluğuna çalışanlara, gerçek emekçilere, gerçek partililer olurken, kendini mücahitlikten müteahhitliğe adayan ve sıçrayanlar köşe oluyor.
Garibanın canı cehenneme!
*
Şimdi…
Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın, daha sonra bir başka topraktan 10 tane bildiğimiz siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun.
İlk bakışta hiçbir şey olmayacaktır.
Daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz.
Kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken, siyah karıncalar da bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir.
Oysa çok iyi bildiğimiz, ya da bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir!
O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığı ile gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak a da kavga edecek bir duruma geldiğinizde, kendinize hep şu soruyu sorun;
“Kavanozu sallayan kim?”
*
Bu anlattığım hikâyenin başlıktaki girişle, merhum Rauf Denktaş’ın o ünlü sözü ile ne alakası var derseniz, birileri baş tutmuş yaralarımızı kanatmaya çalışıyor.
Bizleri kavgaya çekmek, buhran yaratmak için can atan, fırsat kollayan o kadar çok iç ve dış düşmanlarımız var ki, sürekli kargaşa için, bunalım için, kriz için kavanozu sallayıp duruyorlar.
Kış uykusundan uyanın, kendinize gelin!
*
Biz ne yapıyoruz, sanki ülkede her şey güllük gülistanlıkmış gibi, gerçekleri görmezden geliyor, başımızı kuma gömdüğümüz yetmiyormuş gibi kulaklarımıza pamuk tıkayıp gözlerimize mil çekilmiş gibi gerçekleri görmüyoruz.
Burnumuzun dibindeki bize ait adalara Yunan’ılar el koymuşlar, silahlanmış, çıkartma yapmışlar, üs kurmuşlar, bize gözdağı veriyorlar.
1974’te çıkartma yaptığımız Kıbrıs elimizin altından sabun gibi kayıp gidiyor, ses çıkartamıyor, görmüyoruz.
Son olarak Rusya – Ukrayna savaşı. Kendimize gelmemiz için neyi bekliyoruz. İki arada bir derede kalmak ise bunun adı, ki iktidarın barışçıl tutumu doğru bir karar, doğru bir strateji, Batı kendisine gaz veren Ukrayna’yı gaza getirip savaşın göbeğine çekiyor, sonra da yalnız bırakıp ‘ne halin varsa gör!’ diyor, lakin insanlık ölüyor, ekonomi çöküyor, herkes bundan nasibini alıyor!
*
Varsa yoksa A partisi, varsa yoksa B partisi, varsa yoksa X veya Z partisi. Liderleri, erken seçim, birilerinin adamı olmak, ona meyletmek, ona bağlılığımızı bildirmek, ileriye dönük hesaplar içine girmek, çıkar sağlama adına tuvalete gitse sponsoru olmak…
Ülkenin gidişatı ile kimse ilgilenmiyor.
Aklımızı, fikrimizi sosyal medyaya köle etmiş, ihaleye çıkartmışız, bizi bölmek, parçalamak isteyenlere karşı duyarsız, tavırsız ve tepkisiz kalınca da, elin oğlu cirit atıyor istediği gibi, ülke elden gidiyor ne gam!
Bırakın basit ve küçük hesapları, bırakın din tutar gibi parti tutma heveslerini, el birliği ile ülkemize, vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza sahip çıkalım.
Sen, ben hepimiz sahip çıkmazsak, birileri kavanozu sallayıp duracak, haberiniz olsun!
*
Özetle, merhum Denktaş’ın dediği gibi, her dönemin, onun bunun adamı değil, her dönem adam olabilmek için mücadele verin!
Kazanan hem ülkemiz, hem sen olacaksın!