Eğitim dünyasında gündem oldukça yoğun… Bir yandan Liselere Geçiş Sınavı (LGS) tercihleri, diğer yandan okulların nasıl açılacağı senaryoları kafaları oldukça karıştırıyor.
Covid-19 gölgesinde yapılan bu hazırlıklar, 31 Ağustos tarihine odaklanmış durumda…
Bilindiği gibi Millî Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim-öğretim yılı başlangıcı için bu tarihi işaret etmişti.
Pandeminin hız kesmediği bu günlerde,18 milyon öğrenci-ebeveynler ve 1 milyon öğretmen, okulların nasıl açılacağını doğal olarak merak ediyor.
Ortada iki seçenek var… Uzaktan eğitim… Hibrit eğitim…
Eğer uzaktan eğitim hayata geçerse, öğrencilerin daha aktif olacağı canlı sınıf uygulaması düşünülüyor.
Ama görüntülü görüşme ile uzaktan ders işleme yönteminin verimli olmadığı da biliniyor. Çok zorunlu olmadıkça, bu modelin kullanılmayacağını düşünüyorum.
İkinci senaryo: Hibrit eğitim…
Hibrit öğrenme; en yalın tanımıyla geleneksel eğitim metodunun çevrimiçi (online) eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi anlamına geliyor.
Yani derslerin yarısı okulda, yarısı evde EBA yayını ile işlenecek.
Eğitim camiasının ve MEB’in öncelikli tercihi bu uygulama… Sonuçta yüz yüze bir eğitim…
Çin, bu sistemi halen uyguluyor.
Haftalık 40 saatlik dersler 20 saate indirilecek. Sınıflarda öğrenci sayısı azaltılacak. Öğrenciler bölünerek pazartesi-çarşamba-cuma ve salı-perşembe-cumartesi okula gelecek.
Cumartesi nostaljisi…1973 yılında, yarım gün uygulanan mesaiye son verilmişti. Cumartesi tatil edilmişti.
Geçmişe yolculuk… Cumartesi günü tekrar okul yolundayız.
Hibrit Eğitim Modeli… Ülkemiz şartlarında da en iyi modelin bu olduğunu düşünüyorum.35-40 kişinin eğitim gördüğü dersliklere de başka çözüm üretilemez.
Geleceğini halen göremediğimiz bu pandemi günlerinde, bu sisteme de alışacağız, alışmak zorundayız.