Yazar Yavuz Donat, 24. 12,2016 tarihli ‘Kurtlarla dans’ başlıklı köşe yazısında; Türkiye’nin, ‘İkinci Kurtuluş Savaşını’ çok güzel özetlemiş. Kurtlarla dans başlığını ben de bir ay önce köşemde kullanmıştım. Yazar Donat’ın, makalesinden bazı alıntılar aldım... ...‘Türkiye bir süredir "Yoğun ateş altında." Bir yanda Ortadoğu'daki yangın... Bir yanda bölücü terör... Bir yanda "Durumdan vazife çıkarıp", fırsat bu fırsat diyerek Türkiye'ye çelme takmaya çalışan "Çifte standartlı Batı." 15 Temmuz... Fetö... "İçimizdeki" işbirlikçiler. Türkiye... Büyük bir mücadele veriyor... "Kurtlarla dans ediyor’… Ülkemiz sınır güvenliğimizi korumak ve Suriye’de güvenli bir bölge oluşturmak için El-Bab bölgesinde büyük bir mücadele veriyor. Maalesef müttefiklerimiz , Türkiye’yi yalnız bırakıyor. Suriye’de her ülkenin bir hesabı var. Böyle olunca çıkar çatışması ön plana çıkıyor. Peki, El-Bab niçin önemli? Türkçede "kapı" anlamına gelen kasaba hem doğu-batı, hem kuzey-güney ekseninde çok kritik bir kavşakta bulunuyor. . DAEŞ’in, Suriye’deki merkezi Rakka’dan sonra ikinci önemli kalesi. El Bab, Türkiye için pek çok açıdan önem taşıyor. Özgür Suriye Ordusu, El Bab'ı alırsa DAEŞ tehdidi Türkiye sınırından daha da uzaklaştırılacak. Örgütün militan ve mühimmat tedarik ettiği en önemli yollardan biri de kapanacak Türkiye sınırına 30 kilometre uzaklıktaki El Bab, Suriye'de Rakka'dan sonra DAEŞ'in elindeki en büyük yerleşim birimi. Bu hat DAEŞ'in yaklaşık 2.5 yıl boyunca kuzeyden militan getirdiği ana güzergah oldu. Bu nedenle stratejik önem taşıyor. El-Bab’ın güneyinde rejim güçleri, batısında ana gövdesini YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri bulunuyor. Özgür Suriye Ordusu’nun El-Bab’a girmesiyle YPG’nin kantonları birleştirme hayalleri suya düşecek. ABD, Münbiç gibi El Bab’ın da PYD’nin kontrolüne girmesini istiyor. ABD, El Bab’ın TSK tarafından ele geçirilmesi halinde Akdeniz’e ulaştırmayı planladıkları koridorun kesileceğini biliyor. El Bab’dan sonra sıranın Münbiç’e geleceğinin de farkındalar. Şu anda El Bab’ın ele geçirilmesini engelleyemezlerse uzatmak istiyorlar. Kısacası, herkesin bir hesabı var. Ama Türkiye, sınırda sadece ulusal güvenliğini düşünüyor. Yüzyıl önceki kurtuluş savaşımızla,’ ikinci kurtuluş savaşı’ arasında aslında bir fark yok. Şimdi de içeriden ve dışarıdan düşmanlarla mücadele ediyoruz.