Bugün yazım siz değerli okuyucularımızı biraz düşündürmek istiyorum. Konumuz ise ince düşünmek. Bana kalırsa ince düşünmek çağımızın vebası. İnce düşünmeli miyiz, yoksa düşünmemeli miyiz? İnce düşünen insanlar neler kaybeder, neler kazanır. İnce düşünmeyen insanlar neden güçlü olur?

Bana kalırsa ince düşünmek bir tür duygu durum bozukluğudur. Tıpkı takıntılı düşünceler, ya da manik depresif haller gibi ince düşünmek de çoğu zaman acı verir, kurtuluş yoktur, yetiştirilme tarzı ya da ailevi problemlerle falan da alakalı da değildir, öyle yaratılmışsınızdır o kadar...

***

İnce düşünmek birçok yapılası eylemden alıkoyar insanı, görgü kurallarının, adetlerin, geleneksel biçimlerin sürekli kafada tekrarlanmasıdır ince düşünmek. Fakat aynı zamanda tüm bu kuralların sorgulanmasıdır, gerekliliğinin üzerine düşünülmesidir, normal bir düşünme biçiminde görülen düşündüğünü söyleme, söylediklerinin sonuçlarına katlanma gibi yetiler ince düşünenlerde görülmez, soruyu da sorar olası cevapları da verir. İnce düşünen kafasında, herhangi bir olumsuz cevap söz konusuysa sormaz o soruyu ya da o şekilde davranmaz.

İNCE DÜŞÜNENLER MANTIKLARIYLA HAREKET EDERLER

İletişimleri çevreyle oldukça kısıtlıdır. Hataya karşı toleransları çok düşük olduğu için çevredeki insanların kendileri gibi olmalarını beklerler. Genelde kendileri gibi insanlarla çalışmak isterler. Büyük kararlar verirken her zaman bu kararı ertelerler. Bu kişilik yapısını kadınlara oranla erkeklerde 2 kat daha fazla görüyoruz. İnce düşünen insanlar çok çalışkandır. İnce düşünen kişiler, eğlenceye, sosyal aktiviteye çok zaman ayırmazlar, sürekli çalışırlar. Kısa sürede bitirebilecekleri bir işi ayrıntıcı oldukları için uzun sürede bitirirler. Bu yüzden vakitlerinin çoğunu çalışmaya harcarlar.

***

İnce düşünen insanlar karşısındakine göre davranır, her türlü detayı kafasında toparlayıp bir sürü çıkarsamalar yaparak karşısındakinin rahatsızlığına sebep olabilecek herhangi bir söz ya da davranıştan kaçınır, bu anlamda patavatsız ve hödük sözlerinin zıt anlamı olarak da görülebilir. Tabi bu küçük i ile yazılan ince düşünmedir, büyük i ile yazılanı ise hastalık kategorisine girer. İnce düşünmek sosyolojiyi yalayıp yuttuğunu, halkla ilişkilerin piri olduğunu, insan sarraflığını falan zannedenlerin kapıldığı bir şeydir, saygı bu şekilde düşünenlerin kutsal kelimesidir, hatta saygı bu hastalığa tutulanlarca inşa edilmiş bir kurumdur.

*

Bu ince düşünüş ayrıca her zaman azınlıkta olduğunu hissetmeye sebep olur, kabalıklar en çok bu şekilde düşünenlerin dikkatini çeker, bir aşağılama değildir burada bahsettiğim kabalık. Kabalık bir insanlık halidir, bir hastalık ya da bozukluk değildir sonuçta, kabalar ince düşünenlerden önce de vardı, fakat ince düşünmek her türlü isyana her türlü aşka her türlü ıstıraba da engeldir. Bir yandan, sürekli geleceği düşünerek yaşar ince düşünen, hayatta kalmayı önemser. İnce düşünmek yalnız kalmayı gerektirir, bir huzursuzluktur, kimseye bu duygu durumlarını hissettirmese de stresten deyim yerindeyse göbeğinde sivilceler çıkar.

İnce düşünen kişiler, eğlenceye, sosyal aktiviteye çok zaman ayıramazlar, sürekli  çalışırlar. Kısa sürede bitirebilecekleri bir işi ayrıntıcı oldukları için uzun  sürede bitirirler. Bu yüzden vakitlerinin çoğunu çalışmaya harcarlar