Faiz, enflasyon, kur ve borsa uzun süredir Türkiye’de yaşayan ekonomistlerin konuşmakla tüketemediği iktisat konularıdır. Alınan her kararın bu dörtlüye etkisi incelenir ve televizyonlarda, gazete makalelerinde sürekli farklı bir yönden bakarak konu ele alınır.

***

Bu konulara gerekenden fazla önem veriliyor demiyorum ama enerjimizi biraz boşa harcadığımızdan bahsedebiliriz. Netice itibariyle ne kadar konuşursak konuşalım, şu anki Türkiye ekonomi yönetimi sıkı para politikasını asla benimsemiyor. Dolayısıyla faizlerin zamanla kademeli düşeceği artık aşikar. Bunların etkisini şimdiden tartışmak yerine, sonuçları ortaya çıktıkça gelişmeleri izlemek ve o vakte kadar başka şeylere kafa yormak galiba daha verimli olacak.

***

“Başka şeyler” olarak bahsettiğim şey aslında salgınla birlikte hayatımıza giren yeni gerçekler. Bizim kadar faizleri, kurları, enflasyonu hayatına dert edinmeyenlerin sürekli üzerine düşündüğü ve geliştirdiği şeyler. E-ticaretin yaygınlaşması, çalışma şeklinin devrimsel bir şekilde evrilmesi, bireysel toplumun yükselişiyle birlikte değişen gereksinimler, sağlık teknolojilerindeki devrimler, elektrikli toplu taşıma araçları, yeni şehir düzenleri, sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakat, Dünya dışındaki gezegenlerde yaşam arayışı, kripto para teknolojileri ve daha onlarca yeni konu başlığı…

***

Örneğin salgından en çok zarar gören ülkelerden Amerika’yı ele alalım. Sanayi ve ticaret çok ciddi yara aldı ve geçtiğimiz yıl ciddi bir küçülme yaşadılar fakat bu zor zamanlarında, şehirlerin gelecek nesiller açısından yaşanabilir halde olması için sürdürülebilir kentleşme programına başlangıç verdiler. Bu proje için Biden hükümeti 8 yılda harcanacak yaklaşık 2,5 trilyon Usd’lik (Türkiye’nin yıllık milli gelirinin 3 katı) harcama planını kongreye sundu ve yakında onaylanması bekleniyor. Merak edenler Amerika’nın bu devrimsel programı hakkında internette detaylı bilgiye ulaşabilir.

***

Salgın sürecinin etkileriyle günümüzde daha da önem kazanan e-ticaret ve buna bağlı gelişen sektörler de yine üzerine çokça düşünülmesi gereken alanlardan birisi. Birçok tekstil markası, gıda marketleri ve teknoloji mağazaları eskisi gibi alışveriş merkezlerinde mağaza açmak yerine e-ticarete ağırlık verme kararı aldı. Bu karara bağlı olarak, ambalaj sektörü, kargo-ulaştırma sektörü, bilişim, yazılım, altyapı ve daha birçok sektör kendilerini yeni düzene adapte etmeye başladılar. E-ticaretin etkileri çok kısa süre içinde -mahalle aralarındaki bakkalların, fırınların bile işine son verebilecek hızda- hayatımızda hissedilecek.

***

Salgın sonrasında hayatlarımızı devrimsel bir şekilde etkileyecek konulara odaklanmaksızın gündemimizi kur-faiz-enflasyon çıkmazına mahkum etmemeliyiz ve vakit kaybetmemeliyiz. Yeni gündemler üzerine bir fikir ya da ürün üretmek ve geleceğe hazırlanmak şu an için yapacağımız en doğru şeydir. 2020 yılında Tesla ve Spacex kurucusu Elon Musk’ın aşağıdaki sözleri, aslında soyut kavramlar üzerine gereğinden fazla takılıp vakit kaybetmek yerine asıl odaktan uzaklaşmamak gerektiği çıkarımını bize sunuyor:

“….Artık finans, konferans ve toplantılar, sunumlar için daha az zaman harcayın. Zamanınızı ürününüzü harika hale getirmeye ayırın. Şirket mali tablolarıyla aşırı derecede ilgileneceğinize fabrikalarınıza gidin, müşterilerinizle iletişim kurun. İnovasyon her zaman çığır açan bir buluştan gelmez. Sürekli iyileştirmeye de odaklanmanız, bu konulara kafa yormanız lazım. Ben fabrikaya gittiğimde, araba kullandığımda ya da roketleri düşündüğümde, işler daha iyiye gidiyor….”