Özel sektör, ülkemiz ekonomisinin yapı taşıdır. Özel sektörde sağlanan istihdam sayesinde, bireyler gelir sahibi olmakta ve bu gelirleri ile ekonomiye katılmaktadır. Özel sektör tarafından sağlanan iş olanakları sayesinde ülkemizin refahı artmakta ve bir çok sosyolojik problemin önüne geçilmektedir.
***
Hali hazırda ülkemizde iki milyon civarında büyük, orta ve küçük ölçekli şirket bulunuyor. İki milyon adet şirketin ülkemizde huzur içinde iş yapmasının en büyük teminatı da devlet politikalarıdır.
***
Devlet politikaları, özel sektördeki şirketlerin sayısının artması, mevcut olanların hayatlarına devam edebilmesi ve zorlukları rahatlıkla atlatabilmesi yönünde şekillendirilmelidir. Zira özel sektörde yaşanacak şirket iflasları ve olası diğer iş bozulmaları, başta istihdam olmak üzere milli sermaye gelişimi, kitlesel kalkınma, yerli paranın değeri (enflasyon) gibi ülke ekonomisinin dinamiklerini olumsuz etkileyebilir.
***
2020 yılında tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemiz özel sektör şirketleri de müthiş bir sınav verdi. Bu dönemde iyice bozulan ekonomik aktiviteden dolayı şirketlerin vergi gelirleri azaldı ve ilan edilen destekler arttı. Bu durum bütçe açıklarının artmasına ve hazine faiz giderlerinin yükselmesine sebebiyet verdi. Öyle ki, son 5 yılın en yüksek bütçe açığı / GSYH oranı olan % -3,5 oranını ve en yüksek faiz harcamaları / GSYH oranı olan %2,7 ‘leri gördük.
***
Bütçe açıkları yalnızca Türkiye’de değil, diğer tüm dünya ülkelerinde arttı. Bununla birlikte ülkemiz bu zor zamanda aldığı vergi arttırım kararları ile diğer dünya ülkelerinden negatif anlamda ayrıştı.
***
Zor zamanlar geçiren ve hala zorluğu atlatamayan özel sektör, şimdi de arttırılan kurumlar vergisi oranı ve finansman gider kısıtlamaları ile sanki yaşadığı sıkıntılar yetmiyormuş gibi yeni bir problemle karşı karşıya kaldı. Özellikle şu sıralar vergi politikalarının mükellef lehine hareket etmesi gerekirken, bütçe açıklarını kapatabilmek adına kurumlar vergisi oranı 1 Temmuz 2021 döneminden itibaren uygulanmak üzere %25’e çıkarıldı ve mükellef aleyhine bir durum oluştu.
***
Özel sektör hali hazırda birçok sıkıntıyla boğuşuyor. Yüksek enflasyonu kontrol altına almak amacıyla Merkez Bankası yönetimince benimsenen yüksek faiz seviyeleri, hiçbir şekilde ertelenmeyen SGK, KDV, MTV, ÖTV, damga vergileri, harçlar, noter ödemeleri ve stopajlar şirketlerin nakit akışlarında büyük bir gedik açıyor. Henüz toparlanma arefesindeyken bir de üstüne ilave vergi yükümlülükleri ilan edildiğinde özel sektörün sıkıntısı derinleşecektir.
***
Küresel ticaretin halen eski temposuna kavuşmadığı bugünlerde, şirketleri kayıt dışı iş yapmaya itmemek ve onları desteklemek gerekiyor. Aksi takdirde iflas aşamasına gelen şirketler için yeni paketler açıklanmak zorunda kalınabilir ve bu durum bütçede daha büyük açıklara yol açabilir. Tüm bunlar meydana geldiğinde ilan edilen vergi arttırım politikalarının astarı yüzünden pahalıya gelebilir.
***
En azından 2021 yılında, şirketlerin nefes alması ve kayıplarını telafi edebilmesi için onlara fırsat tanımak gerekiyor. Bu yıl kurumlar vergisini arttırmak şöyle dursun, bazı vergilerin tahsilinin ertelenmesi ve istihdam teşviklerinin de arttırılması gerekir. İlla ki vergi arttırımı olacaksa bunun zamanlamasını, ekonomik büyümenin rayına oturmasına ve faiz seviyelerinin gevşemesine göre ayarlamalıyız. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.