Küresel gelişmelerin yol açtığı olumsuzluklar, başta ülkemiz olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkenin kabusu olmuş durumdadır.

***

Diğer gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında güçlü ihracat yapısı ve üretim sektörüne sahip olan Türkiye, makroekonomik göstergelerde maalesef son 20 yılın en kötü karnesine sahip. Özellikle ekonomi alanında değeri gün geçtikçe azalan Türk Lirası , buna bağlı olarak artan enflasyon ve düşüşe geçen refah seviyesi, Türk halkının zor günler geçirmesine sebep oluyor.

***

Ekonomi yönetiminin 3 temel aktörü vardır.  Bunlar; TCMB, BDDK, Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi kamu kesimi tarafı, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar tarafı ve reel sektör tarafıdır. Özellikle yukarıdan aşağıya akan kararlar silsilesi ile ekonomideki olumsuz performans giderilmeye çalışılıyor ve öyle görünüyor ki bu efor uzun bir süre daha devam edecek.

***

Yatırımların arttırılması, doğru alanlarda kredi arzının kolaylaştırılması, kişilerin tüketim taleplerinin yönetilmesi gibi iç dinamiklerin kontrol edilmesi noktasında karar alan aktörlerin bir çok enstrümanı vardır. Bununla birlikte aleyhimize gelişen bir takım küresel gelişmeler için içeride yapabileceğimiz pek bir şey bulunamıyor.

***

Aleyhte cereyan eden olumsuz gelişmelerden birisi EUR / USD paritesidir. Bir çok ülke gibi ülkesinde enflasyon problemini aşmaya çalışan Amerika Birleşik Devletleri (ABD),  çözüm olarak faiz arttırma silahına başvurdu. Son iki toplantısında 50 baz puan arttırılan USD politika faizi, yıl sonuna kadar %2,50 seviyelerine ulaşacaktır. Dolar’ın değerini korumayı hedefleyen bu politika sayesinde endeksi 103 bandına yükseldi ve Dolar, ülkemizde dahil olmak üzere birçok ülke para birimine karşı değer kazandı.

***

Dolar’ın değer kazandığı para birimleri arasında dünyanın ikinci güçlü para birimi olan Euro da yer almaktadır. Enflasyon problemiyle mücadele eden Avrupa Bölgesi, reel sektörü zora düşürmekten korktuğu için henüz faizleri arttırma düşüncesinden uzaktadır ve bu durum EUR’nin değerinin düşmesine sebep olmaktadır. Öyle ki EUR / USD paritesi 1.0380 ile son yılların en düşük seviyesine ulaştı.

***

Paritede meydana gelen bu düşüş ülkemizde faaliyet gösteren reel sektör firmaları açısından oldukça kritiktir. Reel sektörün kredi borçlanması ve ithalat harcaması ağırlıklı olarak Dolar iken, satışları Euro cinsindendir. Euro cinsinden tahsilat, hem ihracatçılar için hem de turizm sektörü açısından oldukça yaygındır. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle tanıtımlarını Avrupa Bölgesi’ne kaydıran Türk turizm sektörü, bu yıl Euro cinsinden harcayacak turistlere daha fazla ev sahipliği yapacaktır. 

***

Paritede düşüşün ne kadar devam edeceğini Rusya’nın Avrupa’ya dönük dış politikadaki yaklaşımı etkili olacaktır. Şayet AB yönetimi Rusya’ya karşı yeni yaptırım paketleri deklare eder, Rusya da enerji kısıtlaması kartını masaya sürerse Euro’nun Dolar’a karşı seviyesi 1.00 ‘a kadar gerileyebilir.

***

Milli gelir artışı için bel bağladığımız net ihracat hedefinin önünde parite yönünden büyük bir tehditle karşı karşıyayız. Ekonomi aktörleri, güçlü Dolar zayıf Euro ortamının bir süre daha devam edeceğine göre kendilerini hazırlamalıdır. Bu kapsamda kamu tarafından Dolar cinsinden ithal edilen kalemlere karşı alternatif çözüm oluşturması (enerji ithalatının azaltılıp, yenilenebilir enerjiye teşvik etmek vs.), reel sektörün de ihracat pazarını Dolar cinsinden satış yapabileceği ülkelere kaydırması çözüm olarak ilk akla gelenlerdir.