İran’da Mahsa isimli bir kadının başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçe gösterilen ve ölümü ile sonuçlanan olay üzerine İran’da protestolar başladı. Aslında bu durum günümüz Türkiye’sinde bir grubun adı zakkum diyerek konser vermesini istemeyen kesim için normal. Ya da şöyle bakalım bu duruma baskı ile din yaymak, ahlak dayatmak mümkün mü? Ahlak sadece güçlü olanın dediği bir kavram mı?

***

İran bizim hem komşumuz hem de köklü bir tarih ortaklığımız olan kadim bir ülke. Hamaney ve rejimi ve Mahsa üzerinden aslında dayatma ve özgürlük mücadelesini görüyoruz. Aynı zamanda ahlak polisi adı altında baskının aslında hiç ahlaklı olmadığını görüyoruz. İnsanlar temel alması gereken bir düşünce varsa İslam’da o da kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyene karşı nasıl onun hakkına girmem düşüncesidir. Ama ne yazık kendini Müslüman görenler, dini lider ve İslam-siyaset sentezi yapanlar kul hakkından korkmuyor, baskı ve korku ile kendi düşüncelerini dayatarak İslam’ın özünü boşaltım sadece sembolik olarak başörtüsü, takke gibi şekil ve ritüellere indirgiyor.

***

Türkiye’de aslında bu son zamanlarda önemli bir konu ama biz yine İran üzerinden konuşalım konuyu, neden İran’da bu konu gündeme geldiği için bizimde gündemimize geldi? Zorla dindar olunmaz aslında ama bize insanların dayattıkları bunun tam tersi niteliğinde. İran’dan farkımız onların ahlak polisleri taşlayıp, yakıp hatta öldürerek cezalandırıyor, bizim ahlak polislerimiz (balkondaki ve kapı önlerindeki teyzeler, kahvedeki dayılar) bunu dedikodu yoluyla psikolojik bir baskı oluşturarak. Aslında biri fiziki bir ölüm, diğeri ise ruhsal bir ölüm. Ben arada pek bir fark göremiyorum…