Hadi bildiğimiz ne varsa birkaç dakika unutalım…
Siyah: senin için de benim için de hatta hiç göremeyen onun içinde siyahtır zifiridir, karanlıktır.
Kimse de çıkıp siyah aydınlıktır aman efendim siz bilmiyorsunuz siyah o değil demez, diyemez. Bir kör kullanır belki siyahı tanımlarken birkaç farklı kelime ne bileyim hayatım der, tek gördüğüm der ama demez aydınlık diyemez kırmızıdan açık maviden koyu çünkü siyah siyahtır. Bunun sencesi bencesi olamaz ve bu yüzden varlığı sabittir. Peki mutluluk!
Hadi düşünelim mutluluk nedir? Fiyakalı bir arabam mı? Pahalı ucu bucağı olmayan bir ev mi? Yoksa sadık bir eş mi? Mutluluk nedir?
Bu saydıklarımızdan biriyse Afrika’da hayatta kalma çabası içerisinde olan bir küçük kız çocuğu asla mutlu olamayacak mı?
Yoksa alışagelmiş tanımlardan bir tanesi mutluluk: insanın kendisini iyi hissetmesi falan mı diyelim ne diyelim?
Kimi milyonlar içinde yüzer milyarlardır onun mutluluğu, kiminin ki ise bir elmalı şekerdir. Elmalı şekerle mutlu olana milyarlar, milyonları olana elmalı şeker hiçbir şey ifade etmez. Anlayacağınız herkes bu kelimeye farklı anlamlar katmış peki hangisi evrensel gerçek? Gerçek bir tane değil midir yoksa ben mi yanlış biliyorum tıpki siyah da olduğu gibi herkesin tek kabul ettiğine demiyormuyduk gerçek. Biri çıkıp denizlerin rengidir siyah derse, bi diğer hayır siyah ağaçların rengidir derse siyah biz hangisini kabul edeceğiz. Tabi ki de hiç birini siyah diye yok diyecektik. Peki neden mutluluğu var sanıyoruz? Kabullenme vakti gelmedi mi? Bu illetin olmadığını asla olamayacağını. Hem var olan bir şey geri nasıl yok olabilir ki bu illet bi bakıyorsun yok. Benim değil miydi hani benimdi benim olan bir şey ben izin veremeden bir yere gidememesi gerekmez mi? Mesela yıllardır cüzdanımda ki fotoğraf hiçbir yere gitmiyor çünkü o benim. Hadi var diyelim bu illete eğer varsa dahi güvenilmez kafası esince gelen yine kafası esince giden saçma sapan bir şey. Şahsi düşüncem ise MUTLULUK DİYE BİR ŞEY YOK KENDİMDEN BİLİYORUM…