600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu tarih sayfalarına karışırken geride bıraktığı borçları, tarihimizin bilinmeyen bölümlerinden biridir.25 Mayıs 1954 tarihi ise bir asırlık borçların bitirildiği gündür…
1854 yılı, Osmanlı Devletinde dış borçlanmanın başladığı tarihtir. Osmanlı, Kırım Savaşı'na girmesine kadar dış borç almamıştır. Ama bu tarihte savaş dolayısıyla İngiltere ve Fransa' dan 5.5 milyon Osmanlı Lirası borç almıştır. Daha sonra giderek artan dış ticaret ve bütçe açıkları, alınan borçların yatırımlarda kullanılması yerine lüks tüketim ve askeri harcamalara gitmesi, alınan borçların anapara ve ağır faiz geri ödemeleri, Osmanlı Devletini içinden çıkamayacağı bir "dış borç batağına" sürüklemiştir.
1854' de başlayan dış borçlanma, 1875' e kadar hızlanarak artmıştır. Bu dönemde devlet, dış borçlarını ödemek için yeni dış borç tahvillerini piyasaya sürmüş, bu durum tahvillerin değerini yitirmesine yol açmış ve piyasada itibari değerlerinin çok altında satılmaya başlanmıştır. Bu durum dış borç faizlerini arttırmış, ana para ve faiz giderlerini garanti altına almak için belli bütçe gelirlerinin ipotek edilmesi, devleti düzenli kamu gelirlerinden mahrum bırakmıştır. 1875' den 1901' e kadar alınan yeni borçlar sınırlı kalmış, bu yıldan sonra yeniden dış borçlanmaya gidilmiştir. Dış borç ödemeleri, yeni giren borçları hızla aşmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nın öncesinde Osmanlı Devletinin mali durumu yeniden iyice bozulmuştur
1914 yılında Savaş patlak verdiğinde Osmanlı Devleti'nin dış borcu 156.4 milyon Osmanlı Lirasıdır (142.2 milyon sterlin). Bu miktara kısa vadeli borçlar dahil değildir. Dış borçlanmanın %53 gibi büyük bir kısmı Fransızlardan (82.8 milyon Osmanlı Lirası) yapılmıştı. Bu ülkeyi %21 ile Almanlar (32 milyon Osmanlı Lirası) ve %14 ile İngilizler (21 milyon. Osmanlı Lirası) izlemiştir. Bu dönemde alınan borçların büyük çoğunluğu tüketime gitmiş, Rumeli, Bağdat, Soma, Bandırma demiryolları, Konya ovası sulaması ile liman ve tersane gibi üretim faaliyetlerine ayrılabilen kısım çok küçük bir oran olmuştur.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, yeni yönetim Osmanlı Devletinin dış borçlarını kabul etmekle beraber, Cumhuriyet sınırları dışında kalan 16 bağımsız ülke bulunduğunu, Osmanlı Devleti zamanında alınan borçların bir kısmının bu yeni bağımsızlığını kazanan ülkelere harcandığını belirterek, borçların ilgili ülkeler arasında dağıtılmasını istemiştir. Daha sonra 1925' te toplanan Paris Konferansı sonucunda Osmanlıların 1912 yılından önceki borçlarının %62'ni, 1912' den sonraki borçlarının ise %77'ni Türkiye Cumhuriyeti üstlenmiştir.
Borçlar, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları üzerinde bulunan ülkeler arasında paylaştırılmıştır.
Türkiye – 84,597,495 TL Suriye – Lübnan – 11,108,858 TL Yunanistan – 11,054,534 TL Irak – 6,772,142 TL Yugoslavya 5,435,597 TL Filistin – 3,284,429 TL Bulgaristan – 1,776,354 TL Arnavutluk – 1,633,233 TL Hicaz (S. Arabistan) – 1,499,518 TL Yemen – 1,182,104 TL Ürdün – 733,610 TL İtalya – 243,200 TL Necit (S. Arabistan) – 129,150 TL Maan (Güney Arabistan) – 128,728 TL Asir (S. Arabistan) – 26,138 TL
Son Osmanlı borcu 25 Mayıs 1954 tarihinde, Menderes döneminde ödendi. Böylece Kırım Savaşı dolayısıyla 4 Ağustos 1854'de başlanılan dış borç tuzağı, tam 100 yıl sonra ödenebildi. İtalya 1926′da, Filistin 1928′de, Suriye ve Lübnan 1933′te, Irak 1934′te, Ürdün ve Maan 1945′te, Bulgaristan 1955′te, Yugoslavya 1960′ta borçlarını ödemişlerdir. Bunlara karşılık, Yunanistan, Suudi Arabistan (Hicaz, Necit, Asir), Arnavutluk ve Yemen hiçbir borç ödemesinde bulunmamışlardır.