Allah’ın son elçisi: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- 13 gün kadar süren bir hastalığın ardından 8 Haziran 632’de, (Hicrî 11, Rabîulevvel 12) Pazartesi günü Medine’de bulunan evinde ve 63 yaşında vefat etti. Peygamber Efendimiz’in kabri Yeşil Kubbe’nin (Kubbe-i Hadra) içinde Ravza-i Mutahhara’dadır.

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN VEFAT EDECEĞİNİ BİLDİREN AYET

Nebîler silsilesinin ilk ve son halkası, Seyyidü’l-Kevneyn, Rasûlü’s-Sekaleyn, İmâmü’l-Harameyn, Varlık Nûru, Âlemlere Rahmet Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Vedâ Haccı’ndan sonra ateşli bir hastalığa tutuldular. Bu hastalık, O’nu ümmetinden ayıracak, ömrü boyunca arzu ettiği Refîk-ı A’lâ’sına kavuşturacak olan vefât hastalığı idi. Zâten “Nasr Sûresi”nin nüzûlü ile ecelinin yaklaştı­ğını öğrenmiş bulunan Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, artık son yolculuğa ha­zırlanıyorlardı. Ölülerle de dirilerle de îmâlı bir şekilde vedâlaşmaktaydılar. Nitekim has­talanmadan bir gün önce Medîne’nin Cennetü’l-Bakî‘ denilen mezarlığına gitmişler, ölüler için:

“–Ey büyük Allâh’ım! Burada yatanlardan mağfiretini esirgeme!” diyerek duâ bu­yurmuşlardı. (Ahmed, III, 489)

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN SON HUTBESİ

Kabristan’dan döndükten sonra minbere çıkarak ashâbına da âdeta vedâ mâhiye­tinde şu hutbeyi îrâd ettiler:

“Ben sizin Kevser Havuzu’na ilk erişeniniz olacak ve sizi orada karşılayacağım! Sizinle buluşma yerimiz Havuz’dur. Ben şu an onu görüyorum! Ben sizin hakkınızda şe­hâdet edeceğim! Şu an bana yerin hazîneleri ve onların anahtarları verildi. Vallâhi, sizin için benden sonra, müşrikliğe dönersiniz diye korkmam! Fakat ben, sizin için dünyâ ihtirâsına kapılır ve onun üzerinde birbirinizi kıskanırsınız, birbiri­nizi öldürürsünüz ve sizden öncekilerin yok olup gittikleri gibi siz de yok olur gidersiniz diye korkarım!..” (Buhârî, Cenâiz, 73; Müslim, Fedâil, 31)

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN SON SÖZLERİ VE VEFATI

Ardından mübârek ellerini yanındaki su kabına batırıp ıslatarak yüzlerine sürdü ve ilâhî hasretle dolu hayâtının vuslat kapısından geçerken kelime-i tevhîdi terennüm ederek:

“Ey Allâh’ım! Refîk-ı A’lâ, Refîk-ı A’lâ” diye diye mübârek rûh-i şerîflerini teslîm eyledi. Yüzlerini ıslattıkları mübârek eli, yanındaki su kabının içine düştü!.. (Buhârî, Meğâzî, 83)

Yıllar önce inzâl buyrulan:

“(Ey Rasûlüm!) Sen de öleceksin, onlar da ölecekler!” (ez-Zümer, 30) âyet-i ker­îmesi tecellî etti.

Ey Allâh’ım! Efendimiz Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve selem-’e, âline ve ashâbına salât eyle; (hepsini) mübârek kıl ve (onlara) selâm eyle!.. Ve bu, dâimî bir salât ü selâm olsun!..