Biz halk olarak her durumdan mizah çıkarmasını biliriz. Corona vesilesi ile de yine bilumum bize özgü espriler çıkarmayı başardık. Bunlardan zihnimizde acı bir hatıra ile yad edileceklerden birisi de, “2020 yılından sağ salim çıkacak olanlara gazilik Unvanı verilmesi gerektiği” idi.
Şaka bir yana 2020 akıl dimağımızda kötü hatıralar bırakacak. İlimizde de şiddetli bir şekilde hissedilen Elazığ depremi, uzmanların özellikle dikkatini çektiği Türkoğlu fay hattının psikolojik etkilerini atlatamadan Coronavirüs belası ile tanıştık. Babalarımızın hatta onların babalarının yani dedelerimizin dahi görmediği bir dönemden geçtik. Şu ana kadar 3500 kadar vatandaşımızı kaybettik. 100 bin üzeri vatandaşımız bu hastalık ile mücadele etti.
Her şey bitti mi, tabi ki hayır. Uzmanlarımızın söylediğine göre sonbaharda bu virüs belası yine bizi bekliyor. Tabi uygun bir aşı yada etkili bir tedavi yöntemi geliştirilemese.
Şu bir gerçek ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İçgüdüsel olarak insanların daha doğrusu canlıların ilk mücadelesi hayatta kalmak üzeredir. Hayatta kalırsan diğer ihtiyaçlarını sıralayabilirsin. Modern, modernizm, post modern bir yaşamdan ilk çağlardaki noktamıza geri döndük. İlk amaç hayatta kalmak.
Yaşanan süreçte ilk olumlu işaretleri aldık. Buna mukabil ülkemiz normalleşme konusunda ilk adımlarını attı. Umarım halk olarak bir gevşeme olmaksızın, rakamların vermiş olduğu pozitif güzellemeler neticesi normal yaşamımıza dönmeye başlarız. Ancak dediğimiz gibi bu normalleşmenin de kıstasları olacak.
Bilinç altımıza işlenildiği doğrultusunda artık her gördüğümüz ile rahat rahat tokalaşamayacağız. Sarılıp öpüşemeyeceğiz. Maske özellikle kapalı mekanlarda birer aksesuar olarak çehremizi saracak. Mesafe kuralını ister istemez uygulayacağız.
Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda özellikle sağlık bakanlığımız çok güzel iş çıkardı. Hükümetimiz oluşturduğu bilim kurulu ile işi ehline vermekle çok doğru bir uygulama yaptı. Yıllardan beri pek çok kez dile getirdiğimiz gibi liyakat sistemi öyle bir kendini gösterdi ki, Türk insanına güvenilince, ehli insanların çizdiği yoldan yürüyünce dünyaya örnek olduk.
Aksayan konular var mıydı, tabi ki vardı. Özelikle toplumu yakından ilgilendiren iki husus göze çarptı hatalar konusunda. Birincisi maske. Önce ücretsiz dağıtılacağının açıklanması, ardından SSK’lı çalışan vatandaşlarımızın iş yerlerinden alacağı, ve bugün nihayet yeniden ücretli olarak temin edileceğinin açıklanması, üstüne üstlük halkın maske temininde türlü zorluklar yaşarken 50 ülkeye maske dahil tıbbi malzeme gönderilmesi kafaları karıştırdı. Hele Amerika’ya tıbbı malzeme gönderirken, aynı ülkenin PKK’ya tırlar dolusu yardımda bulunması halk nezdinde affedilir gibi değildi.
Diğer husus Yüksek Okula Giriş sınavlarının acele ile 25 Temmuza ertelenmesi, ardından yeniden 27 Hazirana çekilmesi, sınavlara hazırlanan gençlerimizi çok derinden etkiledi. Bu iki hususta atılan adımların çok daha iyi düşünülmüş, çok daha iyi organize edilmiş olması gerekirdi.
Hani her daim kullandığımız bir cümle vardır. Öylesine söylediğimiz bu cümlenin tam zamanı beklide.
Sağlık olsun.
Her daim sağlık olsun.
Sağlıcakla kalın.