Salı gecesi beklenmedik siyah-beyaz hayal kırıklığı yaşadık.Bir anlamda Türk futbolunun hezimet gecesiydi.
Temsilcimiz Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Almanya'nın Bayern Münih takımına 5-0 mağlup oldu.
Aslında maç öncesi oldukça umutluyduk. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde bir ilki başararak grubunu namağlup lider olarak tamamlamıştı. Türkiye tek vücut, yeni bir zafer bekliyordu;ama olmadı.
Kara kartal lejyonerler ordusuyla sahadaydı. On bir oyuncusundan sadece biri yerliydi. Rakimiz Bayern Münih, 5 Alman oyuncuyla sahadaydı. Açıkçası Allianz Arena'da, yerli ve milli bir hava göremedik.
Şimdi öz eleştiri yapmak zamanı. Yabancı sporcuların ülkemize katkıları daha ciddi tartışılmalı. İthal oyuncuların ülkemize ve futbolumuza katkıları masaya yatırılmalı. Genel olarak milli takımları ülke ligleri taşır. Son dönemlere baktığımız zaman Türkiye'de milli takım bazında, hem de kulüpler bazında Avrupa'da başarılı olmuş maalesef bir takım yok. Demek ki bu gömlek bize dar geliyor. Türk futbolu gerileme döneminde.
2000 yılında Galatasaray'ın aldığı şampiyonluk ve Türkiye Milli Futbol Takımının Dünya üçüncüsü olduğu 2002 yılını ve Euro 2008'de oynanan yarı final maçı... Bu günleri mumla arıyoruz.
Futbolcu yetiştirmekte çok büyük sıkıntılarımız var. Altyapıdan futbolcu yetiştiremiyoruz. Başarılı olmak için her zaman sihirli değnek gerekmiyor. İşte bir başarı öyküsü: İzlanda .... Nüfusu 330 bin...
‘Ağaç yaş iken eğilir’ hesabı,İzlanda'da futbola adım atan her çocuk, 3-4 yaşından beri iyi eğitim alıyor, çoğunlukla İngiltere'de bu eğitimi gören antrenörlerle çalışıyor. Kardan ve sert iklimden dolayı ülkede açık alanlarda futbol oynamak çoğu zaman zor. İzlanda hükümeti bunun için birçok spor salonu inşa etmiş. Ama önemli olan şu; hepsinin okulların yakınında olmasına özen göstermiş. Büyük ve görkemli stadyumlardan önce küçük ve kullanışlı futbol alanları oluşturuyor, çocuklara olabildiğince iyi olanaklar sağlıyor. Ve geleceğin yıldızlarını yetiştiriyorlar.
Yerli ve milli oyuncu yetiştirmek için sistem değişikliğine ihtiyacımız var. İzlanda örneği de denenmiş ve başarılı olmuş bir reçete...